Işık kirliliği en kısa şekilde canlıları rahatsız edecek ve yaşam kalitemizi düşürecek kadar gereksiz kullanılması olarak açıklayabiliriz. Işık kirliliği yalnız görüş kısıtlılığı yaratmakla kalmıyor sağlığımızı ve ekonomimizi negatif olarak etkiliyor. Hem insanlara hem de öteki canlılara bir oldukça çeşitli ziyanı bulunmaktadır. Yanlış oranda ve yanlış oranda kullanılan ışık hayatımızda ışık kirliliğini oluşturur.
Suni olarak oluşturulan ışık kaynaklarından oluşturulan ışık, bulutlar yada sis benzer biçimde aerosoller ile saçılarak gökyüzünde bir parlama yaratır. Oluşan bu parlama gökyüzünde ışık kirliliğinin en yaygın biçimlerinden birisidir. Işık bir insan için eğer olmazsa olmaz denebilecek kadar önemlidir ve algılarımızın %90’ı benzer biçimde bir oran görme duyumuz yardımıyla elde edilir. Işık kirliliğinin çeşitli şekilleri vardır; Işık taşması, kamaştırıcı ışık, aşırı seviyede ışık vb. çeşitli ışık kirlilikleri sonucunda gökyüzüne baktığımızda yıldızları göremememiz bunun verilebilecek en rahat örneğidir fakat ışık kirliliğinin neticeleri bunlarla bitmemekle birlikte ekosistemi etkileyebilecek kadar kuvvetli etkilere haiz.
İlginizi Çekebilir: Kuantum Hesaplama Nedir? {Nasıl} Yapılır?
Işık Kirliliğinin Sebepleri Nedir?
Işık kirliliğinin en temel oluşum sebebi, suni olarak kullandığımız ışıkların gereksiz olarak kullanıyor olmamız. Bununla birlikte, ışık kirliliğini düşünmeden tasarlanan evler ve konumu yanlış bulunan ışıklar ışık kirliliğine sebep oluyor. Işıklandırma direklerinde koruma yoksa ve ışıklar etrafa serbestçe saçılıyorsa biriken ışık gökyüzünde ve yan taraflarda birikmeye adım atar. Hedef bölge olan ışıklandırma direğinin altıysa bu sonuçta minimum ışık alan bölge olur. Kimi zaman de ışık kirliliği karşımıza gezinsel alanlarda oluşturulan etkinliklerle birlikte ticari olarak karşımıza çıkmaktadır. Averaj olarak %30 benzer biçimde bir oranda boşa giden aydınlatma ortaya çıkıyor. Bu oluşan ışık kirlilikleri yüksek karbondioksit salınımına sebep olarak bizi riske atıyor.
Işık Kirliliğinin Zararları Nedir?
Işık kirliliğinin zararları birçok değişik alanda karşımıza çıkar ve küçümsenmeyecek kadar ciddi tesirleri vardır. En başta uzun solukta yaşam kalitemizi oldukça mühim oranda negatif olarak etkisinde bırakır. Gereksiz aydınlatmayla kaçınılmaz olarak atmosferimize her yıl yüksek miktar sera gazı karışır ve 10 milyon ton miktarını aşacak kadar karbondioksit deposu açığa çıkar. Bu gereksiz kullanımın sonucunda oluşan ve harcanan ışığın ürettiği karbondioksitin tesirini ortadan kaldırmak için 700 milyon ağaç gereklidir.
Dünyamızda geceleri havanın ve zararı dokunan gazların temizlendiği bir ekosistem vardır, nitrat radikali adındaki bir nitrojen oksit geceleri fabrikaların zararı dokunan emisyonlarını parçalar. Güneş ışığı nitrat radikalini yok etmiş olduğu için, bu sürecin yalnız geceleri gerçekleşmesi mümkündür. Yaşanmış olan ışık kirliliğinin sonucunda suni ışıklar da belli bir oranda nitrat radikalini yok eder. Işık kirliliğinin sekteye uğrattığı bu ekosistem, hava kirliliğini ciddi oranda arttırıyor. Işık kirliliğinin zararlarından bir diğeri de enerji üstündeki negatif tesirleri. Bilhassa de boşa harcanan ve yanlış yönlendirilip konumlandırılmış olan suni ışıklar enerji israfıyla sonuçlanıyor.
Halka açık alanlardaki suni aydınlatma için kullanılan ışıklar yanlış konumlandırma sebebiyle yaymış olduğu ışığın averaj olarak %30 miktarını boşa harcıyor. Bu da en düz mantıkla %30 olarak finansal zararla ve boşa harcanan elektrik enerjisiyle bizlere geri döner. Boşa harcanan elektrik enerjisi ise bizi kömür yada petrol olarak zarara uğratır. Işık kirliliğinin sağlığımıza zararları olarak uykumuzu etkileyen mavi ışık en başta verilebilir. İnsan gözünde üçüncü bir ışık idrak etme hücresi vardır ve bu hücre gece gündüz döngüsünü belirler ve izler. Bu hücrenin içinde “melanopsin” dediğimiz mavi ışığa duyarlı olan bir foto pigment ihtiva eder. Hem de uyku hormonumuz ola “melatonin” üretimini denetim etmektedir.
Melanopsin, ışığın hücreleri ışıkla karşılaştığında melatonin üretimi durur ve daha uyanık hissederiz. Geceleri karanlık olduğunda melatonin üretmemiz gerekir ve hem de antioksidan olan melatonin vücudumuzu uyutmaktan daha çok etkiye haizdir ve vücudumuzu onararak bizi kanserden koruması ihtiyaç duyulan ilgili hormonları da düzenler. Bilhassa LED ışıklar mavi ışığı içinde bol miktarda barındırdığından dolayı, ürettiğimiz melatonin hormonunu durdurabilecek kadar güçlüdür. Bozulan gece/gündüz ritmiyle birlikte azaltılan melatonin üretimi ve baskıladığımız bağışıklık sistemimiz büyük oranda kanser vakalarıyla bizlere geri dönüş yapmaktadır. Beyaz LED lambalar gece/gündüz ritmi üstünde sokak lambalarıyla karşılaştırıldığında beş kat daha zararı dokunan oranlar veriyor.
Işık Kirliliğinin Hayvanlara ve Bitkilere Tesiri
Işık kirliliğinin yalnız insanoğlu değil hem de hayvanlar ve bitkiler üstünde de ciddi tesirleri var. Ve bu etkisinde bırakır de dönerek dolaşarak yine tüm ekosistemi etkileyerek yine insanoğluna zararı dokunan şekilde dönüş yapıyor. Işık kirliliğinin etkisiyle doğadaki canlıların beslenmesi, uyması, çiftleşmesi hatta göç döngüleri bile negatif olarak etkileniyor. Geceleri karanlık olması ihtiyaç duyulan yerlerde aşırı aşama suni aydınlatmayla birlikte yaban hayatında yiyecek arama zorluğu ve avcılara hedef olma riskleri artıyor. Son 20 yılda %70 oranında artan bir ışık emisyonu durumuyla karşı karşıyayız.
Meydana getirilen bir araştırmada bir gecede 300 böcek türünün çevrede bulunan 60 bitkiye ilişik olan çiçekleri ziyaret etmiş olduğu belirlendi. Sokak lambalarıyla aydınlatan çayırlarda ise bu oran %62 düşüyor ve böceklerin çiçek ziyaretleri mühim seviyede azalıyor. Bunun tesiri olarak da gece polenleştiricilerin oranı da azalmış oluyor ve gece poleninde mühim kayıplar gerçekleşiyor. Bu da biyolojik çeşitliliğe ciddi zararlar vermiş oluyor.
- Geceleri göç edebilmeleri için ay ve yıldız ışıklarından kendilerine güzergah belirleyen kuşlar, suni ışık kirliliği yüzünden naturel ışık kaynaklarıyla bağlantı kuramıyor ve göç rotalarından çıkarak tüm enerjileri bitene kadar ilerleyerek öteki canlılara yem olmalarıyla sonuçlanıyor. Her yıl milyonlarca deniz kuşu parlak ışıkları olan deniz fenerleri, rüzgar türbinleri ve denizde bulunan sondaj platformuna çarparak yaşamını kaybediyor.
- Karanlık ve uzak sahillere yuva icra eden dişi kaplumbağalar ise aşırı suni ışık sebebiyle yumurtalarını saklayacak yeri bulamazlar ve yumurtalarını güvensiz alanlara koymak zorunda bırakılırlar. Ek olarak kafası karışan yavrular okyanustan uzaklaşır ve yırtıcı hayvanlara kolayca yem olur yada naturel yaşamından uzaklaşarak çeşitli ölümlerle karşılaşırlar.
- Bazı böcekler ışığa doğru hareket ederler. Enerjilerini de bu ışık çevresinde kalmak için harcarlar ve suni ışık yüzünden rotalarından sapmış olurlar ve bu şekilde çiftleşmeleriyle birlikte göçlerinde problemler çıkmaya adım atar. Netice olarak yiyecek yada tozlaşma yolu için böcekleri kullanan öteki canlı türleri de bu durumdan etkilenir.
İlginizi Çekebilir: Robotik Proses Otomasyonu (RPA) Nedir? {Nasıl} Çalışır?
Işık Kirliliğine {Nasıl} Tedbir Alabiliriz?
İnsan nüfusuyla birlikte her geçen gün konutlar kırsal alanlara doğru genişlemeye devam ediyor ve tehlikenin oranı ciddi bir halde artış gösteriyor. Ve neticeleri geri çeviremeyeceğimiz bir duruma ulaşmadan önce bu duruma bir tedbir almamız gerekiyor. Bu önlemlere günlük hayatımızda kullandığımız, açık alanlarda devamlı olarak açık kalan ışıkları sensörlü ışıklarla değiştirerek başlayabiliriz.
Sensörlü ışıklar yardımıyla ışık kirliliğini yalnız kullanım esnasında yapmış olacağımız için daha makul bir durum gerçekleştirmiş olacağız. Hem de, sensörlü olsun olmasın, kullanılan tüm dış mekan ışıklarında korumalı armatürlerin seçilmesi gerekmektedir. Bu gökyüzüne yayılan ışığı yüksek oranda engeller ve ışık kirliliğini azaltır. Bu şekilde tüm ışık istediğimiz yerde toplanır ve daha iyi bir görüş sağlayarak hem de ışığın kaçabilmesini engellemiş sayılırız. Durumu hakikaten önemsediğimizi gösterebilmek içinse IDA sertifikalı ürünler kullanmak en iyisi olacaktır.
Karanlık sema aydınlatma uygulaması yardımıyla parlamayı ve sema ışığını minimum seviyelere çekmiş oluruz. Doğal her ne kadar ışık kirliliği seviyesini minimumlara çekmiş olsak bile bunu kökten çözmenin en mantıklı ve kolay yolu kullanmadığımız zamanlarda ışığı kapatmak olacaktır. Eğer lüzumlu olduğu zamanlarda kullanıyorsak bile, ışık kirliliğinin önüne geçebilmek adına panjurlarımızı ve perdelerimizi kapatarak bu mevzuya çözüm üretmiş oluruz. Kendi elimizde olmayan sebeplerden dolayı gördüğümüz ışıklandırmalar içinse lüzumlu yönetimlerle yada hükümetle iletişime geçerek bu mevzuda hem de bir kamuoyu baskısı bile oluşturabiliriz.