– Ifade yalın ve yoğundur, nesnel bir kalite taşır.
– Öne sürülen fikir ve sav kanıtlanır.
– Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
– Her mevzuda yazı yazılabilir.
– Gazete, yazılı ve dergilerde yayımlanır.
– Çoğu zaman yazı yazıları kısa ve öz olur.
Yazının Belirleyici Özellikleri
• Düşünsel plânla yazılır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğuna güvenmeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
• İşlenen mevzu kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmalıdır.
• Okuyucuya mevzunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, şahit gösterme şeklinde nesnel verilerden yararlanmalıdır.
Yazı yazılırken ele alınan fikir kanıtlarla desteklenmeli, yazar, her tür iddiasına kanıt göstermeli, ortaya atılan fikir her yönüyle değerlendirilmelidir. Yazının kısa ve özlü olma şeklinde bir hedefi yoktur. Bu sebeple fikir detaylı bir halde istenmelidir. Yazar, öne sürdüğü kanıtlar vesilesiyle düşüncelerini savunmalı, tartışmalı ve buradan bir sonuca varmalıdır.
Yazının, nesnel bir bakış açısıyla ve resmî bir üslupla kaleme alınması beklenir. İfade, açık ve anlaşılır olmalıdır.
Yazı Nedir ?
Yazı, herhangi bir mevzuda, bir görüşü, bir düşünceyi korumak için çaba sarfetmek ve kanıtlamak için yazılan yazı. Gazete ve dergilerde yayınlanır. Bir gerçeği açıklamak, bir mevzuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi korumak için çaba sarfetmek, desteklemek için yazılan yazılara da “yazı” denir.
Yazıların Özellikleri
– Ifade yalın ve yoğundur, nesnel bir kalite taşır.
– Öne sürülen fikir ve sav kanıtlanır.
– Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
– Her mevzuda yazı yazılabilir.
– Gazete, yazılı ve dergilerde yayımlanır.
– Çoğu zaman yazı yazıları kısa ve öz olur
Yazı Yazarken Dikkat Edilmesi Gerekenler
– Anlatımda mütevazı ve belirli bir formata uygun olursa daha iyi olur.
– Somut özellikler ön plandadır.
– Öne sürülen fikir ve sav kanıtlamak gerekir.
– Makele yazarken belirli bir mevzu yoktur. Yazar her mevzuda yazabilir.
– Gazetee mecmua ve internette yayımlanır.
Yazı Türleri Çeşitleri
Makaleler seçilen mevzuya gore uzun ya da kısa olabilir. Yazı her mevzuda yazılabilir. Yazının yazılacağı mevzu güncel olabileceği şeklinde, felsefî, bilimsel, sanat içerikli da olabilir. Sadece yazınsal yazı sanatla ilgili mevzuları işler. Makaleler niteliklerine gore temelde “edebî yazı” ve “meslekî yazı” olmak suretiyle iki grupta toplanabilir.
a- Edebî Yazı: Dil, edebiyat ve sanatla ilgili mevzuları işleyen yazı türüdür.
b- Meslekî Yazı: Tıp, iktisat, sosyoloji şeklinde bilim ve bilime dayalı mesleklerin değişik dalları ile ilgili mevzuları işleyen yazı türüdür.
Yazının Belirleyici Özellikleri
• Düşünsel plânla yazılır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğuna güvenmeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
• İşlenen mevzu kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmalıdır.
• Okuyucuya mevzunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, şahit gösterme şeklinde nesnel verilerden yararlanmalıdır.
Yazı yazılırken ele alınan fikir kanıtlarla desteklenmeli, yazar, her tür iddiasına kanıt göstermeli, ortaya atılan fikir her yönüyle değerlendirilmelidir. Yazının kısa ve özlü olma şeklinde bir hedefi yoktur. Bu sebeple fikir detaylı bir halde istenmelidir. Yazar, öne sürdüğü kanıtlar vesilesiyle düşüncelerini savunmalı, tartışmalı ve buradan bir sonuca varmalıdır.
Yazının, nesnel bir bakış açısıyla ve resmî bir üslupla kaleme alınması beklenir. İfade, açık ve anlaşılır olmalıdır.
Yazı Türü Hakkında
Ek olarak bilimsel standartlarda yazı yazmak fazlaca önemlidir. Mesela fazlaca mühim bir hipotezi ispatlasanız dahi eğer bu bilimsel yazı formatına uygun değilse hiçbir bilimsel yayında saygınlık görmez hatta yayınlanmaz. Bu sebeple bilimsel niteliği olan kariyer sahibi insanoğlu makalelerini belirli bir formata uygun kalmış olarak yazmak zorundadır. Bu okuyanların işini kolaylaştırır. Bilimsel niteliği olan data düzeyi ve yazılan hipotezin doğruluğu ile ilgili yazı içinde bilimsel data düzeyi açısından direk bir bağlantı olmasa da, bilimsel yazı yazma alışkanlığınız ve formata uygunluğunuz karşı tarafın sizi değerlendirmesinde rol oynayabilir. Bilimsel niteliği olan süreçde bilimsel dünyaya sunulan bir data demetinin başarısı ,anlaşılır bir düzeydeki dille ve formatına uygun bir şekilde karşı tarafın yargı gücüne sunulmuş olma özellikleri ile doğru orantılıdır.
Düsünce yazilari içinde en agirbasli ve en zorluk derecesi yüksek tür makaledir. Yazının amaci data vermektir fakat bu data ansiklopedik bilgilerden fazlaca farklidir. Ansiklopedik bilgide,tanitma,açiklama,siralama ve kendiliginden kesinlesmis olma özellikleri vardir. Oysa makalede kisilik sezinleten bir anlatim,bir yorum ve inandirma egilimi,bir amaç vardir.
Bilim ve kültür alaninda yazilan makaleler,sinirli bir kültür kesimine ulasmayi amaçladigindan bu makalelerde daha bilimsel bir dil kullanilir.
Gazete ve dergilerdeki makalelerse,genis halk kitlelerine ulasmayi amaçladigindan yazar, dilini daha açik,daha popüler ve daha anlasilir bir düzeyde meblağ, hususi terimler kullanmaktan kaçinir.
Türk Edebiyatında Yazı (Özet)
– Yazı türü, edebiyatimiza tanzimat döneminde gazete ile beraber bati’dan giren bir türdür.
– Türk edebiyatında yazı türünün ilk örnekleri Tanzimat döneminde görülür.
– İlk yazı, Şinasi tarafınca çıkarılan ve ilk hususi gazete kabul edilen Tercüman-ı Ahval’de (Mukaddime adıyla) (1860)yayımlanmıştır.
– Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemseddin Sami, Muallim Naci, Beşir Fuad şeklinde sanatçılar bu türün gelişmesini elde etmiştir.
– Servet-i Fünun döneminde ise bu tür yayılmış, gelişmiş, olgunlaşmıştır.
– Türk edebiyatında yazı türünde Hüseyin Cahit, Cenap Şehabettin, Fuat Köprülü, Nurettin Topçu şeklinde sanatçılar yaratı vermiştir.
Yazının Türk Edebiyatındaki Gelişimi (Detay)
Makaleler günümüzde bilimsel makaleler ve gazete yazıları olmak suretiyle iki grupta toplanabilir. Fakat yazının Türk edebiyatındaki serüveni gazetenin gösterim yaşamımıza girmesiyle adım atar. Türk edebiyatının ilk gazetesi 1831 ‘de çıkarılan Takvîm-i Vekâyi’dir. Tamamen hükümet denetiminde çıkarılan gazeteyi 1840′ta yarı resmî yan hususi olarak çıkarılan Cerîde-i Havadis izler. Şinasi’nin Agâh Efendi’yle beraber 1860′ta çıkardığı Tercümân-ı Ahvâl ise batılı anlamdaki ilk gazete kabul edilir.
Şinasi’nin 1862′te tek başına çıkardığı Tasvîr-i Efkâr ikinci hususi gazetedir. Şinasi, adı geçen gazeteler vesilesiyle “yazı”nin yazılı bir tür kapsamında temellerini atmıştır. Bu gazetelerde bilhassa güncel mevzular hakkında gösterilen makaleler Türk edebiyatında türünün ilk örnekleri kabul edilirler.
Türk edebiyatında ilk makaleyi, İbrahim Şinasî ilk sayısı 22 Ekim 1860′ta çıkan Tercümanı Ahval gazetesinde yayımlamıştır. Yazının, Türk edebiyatına ilk olarak gazeteyle girmesi tesadüfi değildir. Yazı, Türk toplumunun fikir hayatına yeni bir perspektif getirmiştir. Vakaları sorgulama, neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirme, çözüm önerileri getirme, kanıtlara dayandırma bu türün bünyesinde taşımış olduğu özeliklerdir.
Gazete ise halka ulaşmanın en yaygın araçlarından biridir. Dolayısıyla Şinasi gazete vesilesiyle halka ulaşabilmiş, makaleler vesilesiyle ise ele almış olduğu mevzuyu açık, anlaşılır bir halde ve her yönüyle insanlara anlatma imkânı bulmuştur.
Yazı türünün Türk Edebiyatı’ndaki mühim temsilcileri
Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemseddin Sami, Muallim Naci, Beşir Fuat, Hüseyin Cahit, Fuat Köprülü, Ahmet Mithat, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Peyami Safa, Falih Rıfkı Atay, Halit Fahri Ozansoy, Yaşar Nabi.
Yazı {Nasıl} Yazılır
Yazının Bölümleri
Giriş Kısmı:
Öne sürülecek sav, görüş ya da fikir yazının girişinde sergilenir. Yazının en kısa bölümüdür. Yazının geneline gore bir iki, paragrafı geçmez. İyi bir giriş yazının oluşmasını sağlayabilir. Giriş bölümünde, yazıdaki düşünce gelişiminin hangi yönde olacağı saptanır. Okuyucu data ve düşünce atmosferine yavaş yavaş sokulur.
Çoğu zaman okuyucu ilk bakışta bu kısmı okur; sararsa, ilgisini çekerse yazıyı sonuna değin okumaya karar verir. Bu yönden makalelerde girişin fazlaca ustaca ve özenle biçimlendirilmesi gerekir. Bu bölümde mevzu hiçbir ayrıntıya girmeden ortaya konulur.. Bunun aşırı dolaylamalara kaçılmadan yapılması gerekir. Neyin üstünde durulacağı, ne hakkında söz söyleneceği bir iki parağraf içinde ortaya konulmalıdır.
Gelişme kısmı:
Gelişme bölümünde, giriş bölümünde dile getirilen mevzu açıklanır, yazının yazış amacı ve bu amaca yönelik data, belge ortaya konularak sav savunulur, antitezler çürütülür. Mevzu ile ilgili data ve belgelerin ele alınıp işlendiği, mevzunun genişletildiği ve ortaya konmak istenen fikrin doğruluğuna deliller gösterildiği bölüm, gelişme bölümünü oluşturur. Gelişme kısmı, derlenen, ortaya atılan fikirlerin çeşitli yönlerden genişletilmesi, desteklenmesiyle meydana gelir. Tüm düşünce yazılarında olduğu şeklinde makalede de gelişme bölümünde açıklanacak fikirlerin derli toplu olması lazımdır. Dile getirilen fikirlerin inandırıcı, iddiacı kati bir karaktere haiz olması için onları uygun yollarla açıklamak, desteklemek ve yerine gore de ispatlamak gerekir.
Gelişme kısmı yazı yazarının inandırıcı olabilmek için tüm enerjisini ortaya koyduğu alandır Bu bölümde ileri sürülen görüşlerin doğruluğunu ispatlamak için kanıtlar gösterilir, karşılaştırmalar yapılır, sayılar ve örnekler verilir. Öne sürülen sav, görüş ya da düşüncenin açımlanması, kanıtlanması kısmı yazının gövdesini oluşturur. Yazar bu bölümde düşüncelerini açacak, geliştirecek, boyutlandıracaktır. Bunun için de tanımlama, karşılaştırma, örneklendirme, tanıklama, nesnel verilerden yararlanma şeklinde yollara sık sık başvuracaktır. Böylece okuyucuyu söylediklerinin doğruluğuna ve geçerliğine inandırmış olacaktır
Netice Kısmı:
Netice kısmı; bir bakıma özetleme kısmı sayılabilir. Başta ileri sürülen, sonrasında açıklanan görüş, netice bölümünde -genellikle- bir paragrafta yinelenir. Fakat aslolan işlev burada yazının tesirinin doruğa ulaştırılmasıdır Ele alınıp işlenen, geliştirilen mevzunun hükme varıldığı ve o mevzunun ana fikrini oluşturan kısım netice bölümüdür. Bu bölümde yazar söylediklerinin tümünü belli bir sonuca ulaştıracak şekilde bir iki cümle ile sonucu vurgular.
Çoğu zaman yazı yazarları seçtikleri mevzu üstünde söylediklerini bu bölümde bir yargıya dönüştürerek derleyip toparlarlar. Sadece bu bölüm daima için lüzumlu olmayabilir, yazar söylediklerini yazının gelişme bölümünde iyice aydınlığa kavuşturmuşsa, mevzuyu dağıtmamışsa, yazısını, ek olarak özetlemeyi amaçlayan bir sonuca bağlamayabilir.
Yazının etkili olabilmesinde bir tek bu planı uygulamak kafi değildir. Makaleye işlenen fikre uygun bir başlık atmak gerekir. Makalelere çoğu zaman kısa ve çarpıcı başlıklar konması gerekir. Makalede okuyucunun aslolan ilgisini çeken şey, yazının başlangıç ve netice kısımlarıdır Bunun için bu kısımlara anlamlı bir fıkra, çarpıcı bir diyalog yada bir hatıranın yerleştirilmesi yazının etkili olmasını sağlar.
Yazı yazmak uzun bir araştırma ve data toplama aşaması gerektirir. Bu yüzden süre olarak sabır ister. Yazmaya başlamadan ilkin, yazı yazılacak mevzu ile ilgili olarak geniş bir araştırma yapmak, tüm kaynakları taramak, data fişleri oluşturmak gerekir.
Söyleşi ile Yazı Arasındaki Farklar
Söyleşi ile yazı arasındaki farkları üç madde çevresinde toplamaktadır:
1 – Yazının mevzuyu derinlemesine incelemesine karşılık, sohbetlerde mevzu yüzeyden incelenir.
2 – Makalelerde işlenen düşünce savunularak ispatlanır. Sohbetlerde ise, kanıtlama gayesi yoktur.
3 – Makalelerde daha ciddi ve sağlam ilim dili kullanıldığı halde, sohbetlerde samimi bir konuşma dili kullanılır.
Yazı ile Fıkra Arasındaki Farklar
1 – Yazı yazarı ele almış olduğu fikirleri bilimsel bir yaklaşımla incelerken fıkra yazarı yazarı kişisel görüşle ele alıp inceler.
2 – Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır. Bunun için sağlam kuvvetli kanıtlar göstermesi gerekir.
3 – Fıkrada ise bu şekilde bir zorunluluk yoktur. Fıkra yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez, her türlü örneği kul1anabilir.
4 – Yazı bilimsel bir yazı olduğundan resmi ve ciddi bir ifade kul1anılır. Fıkrada ise samimi, rahat ve içten bir ifade vardır.
Yazı ile Tecrübe etme Arasındaki Fark
Denemeci özgürce seçtiği bir mevzu üstünde kişisel görüşlerini okurlarıyla dostça paylaşırken okuyucuyu düşündürme amacı taşır. Yazınsal bir dil kullanarak toplumun geneline hitap eder.
Makaleci ise öğretmeyi, bilgilendirmeyi amaçladığı için bilimsel belge, anket ve istatistikler şeklinde verilerle savını kanıtlama yoluna gider. Bilimsel ve terimsel bir dil kullanarak mevzuyla direkt ilgisi olan sınırı olan bir okura seslenir.
Öğretici düzyazının bir türü olan yazı, bir düşünür, bilim adamı ya da araştırmacının seçtiği bir mevzuda kendi duygu ve düşüncelerini kanıt, data, bulgu, belge ve öteki kaynaklardan da yararlanarak açıklamış olduğu ve kati yargılarla sonuca ulaşmış olduğu yazı türüdür.
Makaleler, içeriklerini belirleyen mevzularına gore birçok türe ayrılır. Mesela fotoğraf, müzik, tiyatro şeklinde sanat dallarını ele alan makalelere sanat makalesi, ulusal ya da internasyonal siyaset mevzularını irdeleyen yazılara politik yazı, askerlikle ilgili bir mevzuyu işleyen yazıya askerî yazı, ruhsal mevzulara değinen yazılara ruhsal yazı, bir bilim dalıyla ilgili makalelere bilimsel yazı, dinî mevzuları i şleyen yazılara da dinî yazı denir.
- yazıların özellikleri
- bilimsel yazıların özellikleri
- yazınsal yazıların özellikleri
- yazıların ortak özellikleri
- yazıların genel özellikleri
- yazıların biçimsel özellikleri