Realist

  • gerçekçi

    İsimFransızca

    Gerçekçi

    Cümle 1: Kukla oyunu gerçekçi bir yansıtma değil. – H. Taner

  • gerçekçi olmak

    gerçekçi olmak

    Cümle 1: Her türlüsünde de faydalarını ve mahzurlarını görecek kadar gerçekçi olalım. – P. Safa


1 – Gerçekçi: Gerçekçi
2 – Realizm akımın korumak için çaba sarfeden “gerçekçi” şahıs. Yaşamın yerleşik konseptlerini olduğu şeklinde yansıtır, yaşamı duygularından oldukca nesnel yargılar ile ifade ederler. Duygusuz insanoğlu şeklinde görülebilirler, sadece durum bu şekilde değildir aslına bakarsak. onlar yalnızca duyguların abartılarak yansıtılmasını gereksiz bulmuş, kişiden kişiye değişen yargılar ile bir yere varılamayacağını görmüşlerdir. Vıcık vıcık romantizme karşı dururlar gene.
3 – Realistler; “varlık somuttur, ide/fikir nin varlıgı nesnel varlıgımızla mumkundur” seklinde yaklaşırlar.


Realizm Nedir ?

Realizmin ana düşüncesini, nesnelerinin varoluşları ve neye benzediklerinin, bizlerden ve bizlerin onlara ulaşmasından bağımsız olduğu meydana getirir. Mesela güneş sisteminde kaç tane gezegenin olduğu, bizim orada kaç tane olacağını düşünmemize, olmasını istememize yada araştırmamıza bağlı olarak değişmez. Gene elektronların yada güç alanlarının varoluşları yada dayandığı temeller, bizim inandığımız kuram olmadan da vardırlar.

Realizm, gerçekle olan uygunluğu ele alır ve gerçek hakkında bilgilerimizi insanoğlunun bilmeye ve kavramaya ilişik kabiliyetlerinin mümkün olan en iyi uygulamalarından sonrasında inanılmış olduğu şeklinde ayrı bir mevzu olarak tanımlar. Bu durum, özün değişiminden oldukca görüş açısının değişimidir. Bazı nesnelerin bizlerden bağımsız olarak var bulunduğunu düşünüyorsak doğru yargılamanın, kararlarımızın nesnenin kanalıyla uyuşması gerektiği fikriyle örtüşmesini düşünmemiz normaldir. Eğer nesne, bizim bilmeye yada kavramaya ilişik yeteneklerimizle tanımlanıyorsa, gerçek yargılama bir tek özelliklerin bizlere yargılamak için önderlik etmesi anlamına gelir

Realizmde iki değişik karşıt görüş vardır:
1. Gerçekçi kimsenin, kabul edilen gerçek nesnelerin yada özelliklerin bizim deneyimlerimize {nasıl} bir katkısı bulunduğunu hesaba katmadığıdır.

2. Realistin inanılmış olduğu nesnelerin yada özelliklerin inanılmaz olduğudur. Realizme karşı olanların stratejilerini iki madde altında ele alabiliriz :
a. Gerçekçi yada potansiyel, var olmayan fikirlerin kabul edilen benzeyişine karşı çıkar. Böylece, etik ve güzel duyu kararların farkını hissederiz, mesela, kararların şartların görünüşüne ve gözlemcinin durumuna bağlı olması terimi.
b. Benzeyişi kabul eder. Fakat, bunu, nesnelerin bağımsız yapısından ziyade, bizim yapımızın benzerliğinden ortaya çıkmış olarak açıklar. Bundan dolayı, etik tarafsızlığın aslına bakarsak bir öznellik olduğu tartışılmaktadır. Bu durum, dünyada, bağımsız etik özelliklerden ziyade insanoğlunun ruhsal tepkilerinin bir sonucudur ya da sınıflandırmanın değişik dillerdeki düzenleri arasındaki benzerlik, gerçek evrenselliğin bizim üzerimize uyguladığı zorunluluğun değil insanoğlunun temel ilgilerinin bir sonucudur. Kant, zamana ve mekana bağlı olarak değişen çevremizin deneyiminin bile kendi içinde dünyevi doğası olmayan yada öteki varlıkların kanuni olarak tepki gösterdikleri şeylere bir insan tepkisi bulunduğunu savundu. Buna gore, benzeyiş tartışmasının oldukca soyut bir realizm oluşturmak için kullanıldığı düşünülebilir.


Realizmin Tarihsel Süreci

İlkçağda Realizm

Her insan çevresinde, bilinçten bağımsız bir dünya bulunduğunu bilir. Taşları, toprakları, ağaçları vb. var eden insan bilinci değildir. Bundan dolayı bunlar dünyada insanoğlu var olmadan ilkin de vardı. Dünya milyarlarca yılını bu organik varlıklarıyla beraber insansız yaşadı. İlk insanların gerçekçilik anlayışına “ kendiliğinden gerçekçilik ” ya da “ çocuksu gerçekçilik ” denir. Bu anlayış sağlamdır sadece kuvvetsiz yanları da vardır. Birincisi ,öz’le olguyu özdeşleştirmesidir. İkincisi ise dünyanın varlığı sorununu önemsemeyişidir. Bunlara karşın felsefe de çocuksu anlayış özdekçi felsefenin, bilgini ve bilimin temellerini oluşturmuştur.

Gerçekçilik bir çok insanoğlunun benimsediği, kendiliğinden ortaya çıkan bir görüştür. Algılarımızın gerçek dünyayı kavradığını ve bizlere data verdiğini doğal olarak, kısaca kendiliğinden düşünürüz. Gerçekçilik, bir felsefe doktrini olmadan ilkin kısaca başlangıçta bir hakikatti. Gerçekçilik felsefenin ortaya çıkışında bir çeşit doğa bilgisi niteliğine bürünmüştür. İlkçağın filozofları (örnek olarak Empedokles), evrenin mahiyetini ne işe yaradığını soruyor ;alemi oluşturan unsurlar ( toprak, su, ateş, hava ) ele alıyor ve inceliyorlardı. Demokritos’un atomculuğu da , eşyanın mahiyetinin ne işe yaradığını açıklamak için bir teoriydi. Felsefe , başlangıçta doğal olarak bilimin uzantısı sayılıyordu. Bilginin kapsamı meselesi, daha sonraları Platon tarafınca ortaya çıkarıldı ve gerçekçilik sadece o süre hakiki bir felsefe doktrini haline geldi.

Antikçağda Realizm

Nesnel gerçeği gerçek saymama anlamındaki ortaçağ gerçekçiliğinin tohumları antikçağ Yunanlılar tarafınca atılmıştır. Elea öğretisi, Platon ve Aristotales bu anlamdaki gerçekçiliğin kurucusudur. Bu anlayışa gore gerçek, bireysel olan değil, tümel olandır. Tümellerse sadece bireysellerde varolabilirler, kendi başlarına bir varlıkları yoktur. Gerçek “ bağımlı varoluşu değil, bağımsız varlığı olandır ”. Dünyada olan tüm bireysellikler varlıklarını başka bir varlığa borçludurlar, bu yüzden gerçek değillerdir. Tümellerse bağımsız bir varlığı olanlardır, bundan dolayı gerçektirler. Varoluşları bulunan bireysellikler gerçek değildirler, görüntüdürler, varoluşları bulunmayan tümellerse gerçektirler. Antikçağ da bu idealist savın sahibi Aristotales’tir.

Eleacılarla Platon bu savın tomurcuğunu taşırlar.

Felsefi Gerçekçilik

Burada ruhçu gerçekçilik ile maddeci gerçekçiliği ayırmak gerekir. Ruhçu gerçekçiliği Platon öne sürmüştür. Zihnin ele almış olduğu fikirler ,bizim varlığımızdan bağımsız ve duyusal eşyanın gerçekliğinden değişik ve ayrıdır. Bu idealar, “anımsama” kanalıyla edindiğimiz bilgiden ilkin kavranabilir bir dünyada bulunur. Bu gerçekçilik tümellerin gerçekçiliğini kabul eden bir öğreti tarafınca ortaçağ da daha da geliştirildi.

Maddeci Gerçekçilik

Çocuksu gerçekçiliğin felsefi açıdan haklı çıkarılmasıdır. İki aşamada ortay çıkar. Birincisi tüm bilgimizin duyusal deneyden hareket edilerek gelişmiş ve meydana gelmiş bulunduğunu ileri devam eden ampirist bir teorinin kurulmasıdır. İkincisi ise gerçek eşyaya özdeş olarak kabul edilen bilginin temelleri hakkında maddeci bir teorinin ortaya çıkmasıdır. Maddeci gerçekçiliğin belli başlı örneklerinden biri marksist data teorisidir. Marksist data teorisine gore fikirlerimiz , bizlere, kendinde gerçek hakkında data verir. Bundan dolayı bu fikirler gerçek dünyanın yansılarıdır.

Ortaçağda Realizm

Eleacılık, Platon ve Aristotales temeline dayanan ortaçağ gerçekçiliği, bilimsel gerçekçilik anlayışına tümüyle ters bir anlam taşır ve nesnel gerçekliğin gerçek olmadığını, aslolan gerçekliğin fikir ürünleri bulunduğunu ileri sürer. Tümeller gerçektirler ve tümel nesneden öncedir. Tümeli gerçek saydıklarından dolayı gerçekçi adını alan düşünürlerin savları altında, Roma Katolik Kilisesi’nin evrensellik savı yatar. Hristiyanlık, başta Tanrı terimi olmak suretiyle bütünüyle tümellere dayanır. Tümeller gerçek sayılmazsa Tanrı’nın da gerçek sayılmaması gerekir. Kırmızı bir addır ve sadece kırmızı bir çiçekte yada böcekte varlaşır, evrende bir özneye yüklenmeksizin kendi başına mevcud bir kırmızı yoktur.

Varlık olgusal değil mantıksaldır; bu yüzden de varoluş şeklinde bilincin dolaysızca karşısında olan değil, tam tersine bizzat şuur ,fikir, zihin ya da us olgusal , bireysel ve öznel değil, tam tersine ,soyut, evrensel ve nesneldir. Gerçek, nesnel düşüncedir. Bu yüzden de gerçek , varoluşu bulunmayan bu mantıksal varlık, her şeyin deposudur ve evrenin sadece onunla açıklanabileceği bir ilk ilke ya da son erektir.

Ortaçağ felsefesinde, ilkin , tümellerin bireylerden ayrı ve daha yüksek bir varoluşa haiz olduklarını öne devam eden köktencilik kavram realizmi egemen olmuştur. Patristik felsefesinin büyük düşünürü St.Augustinus , hem Platon’dan miras alınan köktencilik kavram realizmini savunmuş ve hem de bu görüş üstünde görünüşte ehemmiyet taşıyan bazı değişimler yapmıştır . Buna gore ; tümeller , Platon’da olduğu şeklinde , tikellerden ayrı ve bağımsız bir halde varolan formlar olarak değil de , Tanrı’nın zihnindeki ideler olarak düşünülmüştür.

Bu gerçekçi görüşe , ilk olarak 11. yüzyılda Roscellinus tarafınca karşı çıkılmıştır. Roscellinus , cins adların yalnızca fertleri gösterdiğini, tümellerin yalnızca dilsel ya da sözel bir statüsü bulunduğunu iddia etmiştir . Bu tümel görüşü ,felsefede nominalizm olarak bilinir. Nominalizmin en mühim pozitif yanları varlık bakımından sağlamış olduğu tasarruftur. Bu görüş ayrı bir tümeller dünyasını varsaymanın gereksizliğini göstererek , filozofu yalnızca “şu” diye gösterdiğimiz bireylerin varoluşuna sevketmiştir. Bundan dolayı , nominalizm felsefe tarihinde popüler bir görüş olarak , tesirini hep korumuştur.

Bununla beraber, Ortaçağda Roscellinus’un nominalizmine, yalnızca, dine ve teolojiye sağlamış olduğu destekten dolayı kavram realizmini benimseyen filozoflar tarafınca değil, fakat “aynı sözcüğün , değişik şeyler için {nasıl} kullanılabildiği” sorusunu yanıtlama çabası içinde olan düşünürler tarafınca da karşı çıkılmıştır. Sözü edilen sual, 12. yüzyılda, Champeaux’lu William ve Abelardus tarafınca ele alınmıştır. Bu düşünürlerden , William tümeller mevzusunda , kavram realizminin savunuculuğunu yapmış ve aynı sözcüğün , bir bakımdan özdeş olan birçok değişik şey için kullanılabildiğini öne sürmüştür. Buna gore , bireyler çokluğuna yayılan bu karakter , gerçek bir tümeldir; aynı tümelden hisse alan ve bundan dolayı aynı türün üyesi olan bireyler ise, birbirlerinin aynıdırlar.

Günümüzde Realizm

Yeni gerçekçilik, yeni Tomacılık, kişilikçilik, varlıkbilimcilik vb. şeklinde nesnel düşünceci öğretiler hala ortaçağın gerçekçilik anlayışını sürdürmektedir. Yeni gerçekçilik, ortaçağ gerçekçiliğinin savlarına, bir yenilik olarak tümellerin gerçek oldukları halde zihinsel olmadıkları savını katmışlardır. Kimi uygar matematikçiler de matematik kavramların insan bilinci haricinde hakkaten var bulunduğunu ileri sürmekle aynı geleneği izlemektedirler. Bunların haricinde gerçekçilik, varlığın bilinçten bağımsız olarak var bulunduğunu dile getirir ki Marksçılık bu anlamda bir gerçekçiliktir.

Marksçı gerçekçilik, insanların tüm yaratıcı eylemleriyle , oluş halindeki gerçeğe ve bununla birlikte da kendi oluşmalarına katkıda bulunmalarıdır.


Realizmin Çeşitleri

Realizmin pek oldukca değişik şekli ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Nesnelerin varoluşlarının insan zihninden bağımsız bulunduğunu öne devam eden teoriler:

Ontolojik Realizm

Gerçekliğin yapısını ve doğasını varlık, oluş, değişme, süre , mekan, öz, zorunluluk, yokluk, edimsellik şeklinde kategorileri kullanarak, kapsayıcı bir tarzda açıklamaya çalışan felsefe türüne denir. Ontoloji, varlığın temel ilkelerini mevzu alınarak, bir kategoriler öğretisi ortaya koyar. Bu şekilde nihai ve en yüksek gerçekliğin, mutlak varlığın kısaca bir olanın, ideaların doğasını ifade etmeye, dış dünyadaki şeylerin varoluşları için söz mevzusu gerçekliğe {nasıl} bağlı bulunduğunu göstermeye çalışır. Buna gore ontoloji var olmanın ne işe yaradığını ,varolmanın ne anlama geldiğini mevzu alır ve çeşitli şeylerin ,mesela düşüncelerin ,matematiksel nesnelerin ,tümellerin, algının nesnelerinin hangi anlam içinde varolduğunu araştırır.

Kavramsal Realizm

Kavram, bir şeyin, bir nesnenin zihindeki ve zihne ilişik tasarımına; soyut düşünme faaliyetinde kullanılan ve belli bir somutluk ya da soyutluk derecesini sergileyen bir fikir , düşünce ya da ifadeye verilen ad.

Kavramsal Realizmi ise tümellerin, genel kavramların insan zihninden ve insanoğlunun bilgisinden bağımsız bir halde varolduğunu, tümellerin, onların bilincine varacak, bilgisine haiz olacak zihinlerin asla var olmaması durumunda bile var olacağını korumak için çaba sarfeden görüş. Bu görüşün en büyük temsilcisi meşhur Yunan filozofu Platon’dur.

Bilimsel Realizm

Bilimsel teoride gözlenebilir muhteşem şeylerin gerçek bulunduğunu açıklamak için varsayılan, elektronlar şeklinde kuramsal varlıkların bağımsız olarak var bulunduğunu söyleyen görüştür.

Şekilsel Realizm

Düşüncelerimizden ve dilimizden bağımsız ve gerçek olan şekilsel gerçeklerin bulunduğunu korumak için çaba sarfeden görüştür.

Etik Realizm

Bizim inançlarımızdan ya da davranışlarımızdan bağımsız, etik gerçeklerin bulunduğunu söyleyen görüştür. İlahi ya da insani kanun yapıcılarının isteklerinden bağımsız olan etik gerçeklerin bulunduğunu kabul eden görüştür.

Anlamsal Realizm

Bizim için hangisi bulunduğunu bilmemizi sağlayacak bir yol olmamasına karşın her ifade edici demeç kati bir gerçeklik değerine haizdir. Bu fikrin zıttı, basitçe antirealizm olarak tanımlanır ve buna gore de hiçbir şekilde doğruluğu kanıtlanmamış gerçekler hakkında konuşmanın bir mantığı yoktur; bir demeç açıklamaları güvence edilerek anlamları mevcut olmadıkça doğru ya da yanlış olarak söylenemez.

Epistemolojik ( Data Kuramı ) Realizm

Bağımsız dünyanın, evrenin bir parçası olan nesnelerin ve niteliklerin zihinsel olarak algılanarak var bulunduğunu kabul eden görüştür.

Politik Realizm

Üç düşünceye ayrılır :
1.Siyaset çalışmalarına deneysel yaklaşım,
2.Politikanın mümküniyetin sınırları içinde olması icap ettiğini korumak için çaba sarfeden fikir. Bu düşüncenin realistleri, mevcud şartlar tarafınca kabul ettirilen sınırlamaları kabul etmeye meyillidirler.
3.Etik düşüncelerin politik kararlara karşı ilgisiz olması gerektiği düşüncesi.


  1. gerçekçi ne demek
  2. realistik ne demek
  3. gerçekçi roman nedir
  4. realistic image crafter
  5. realistik
  6. gerçekçi twitter
  7. gerçekçi roman örnekleri
  8. gerçekçi emlak
  9. gerçekçi bulmaca
  10. gerçekçi nedir

  1. Realizm
  2. Gerçekçi Fikir
  3. Türk Edebiyatında Realizm
  4. Ontolojik Realizm
  5. Realizmin Türk Edebiyatına Tesiri
  6. Figüratif Fotoğraf
  7. İlk Gerçekçi Roman
  8. Epistemolojik Realizm
  9. Realizmin Özellikleri
  10. Edebiyatta Realizm
  11. Politik Realizm
  12. Realizmin Mühim Sanatçıları
  13. Etik Realizm
  14. Ortaçağda Realizm
  15. Kavramsal Realizm

Yorum yapın