Kıvırcık saçlı bir insansanız, bazı tellerin kıvırcık bazılarının niçin düz bulunduğunu merak edersiniz. Deneysel Biyoloji Dergisi’nde gösterilen bir araştırmaya nazaran ortaya iki kuram çıkıyor.
İlk hipotez, buklelerin saç folikülünün dışbükey tarafında daha çok sayıda saç hücresi ile açıklanabileceğini belirtmektedir. İç kısımdaki nispeten daha azca sayıda hücre, folikülü içeri doğru çekerek kıvrımı oluşturan daha kısa bir kenar oluşturur.
Öteki kuram, saç telinin dışbükey ve içbükey kenarlarındaki hücre uzunlukları arasındaki farkların bukleleri açıklayabileceğini düşünmektedir. İlk teoriye benzer şekilde, dıştaki uzun hücreler ve içteki kompakt hücreler arasındaki göreceli boyut farkı kıvrımı oluşturur.
Kıvırcık Saçlar Düz Saçlardan Daha Sıcak tutuyor
Kıvırcık saçların memelileri, düz saçlardan sıcak tutmakta daha iyi olduğu düşünülmektedir. Aslen, bukleler ile dokunan kıllar ısı yitirilmesine karşı son müdafa hattını oluşturur. Yeni Zelanda’nın en büyük kurumsal hükümet araştırma enstitülerinden AgResearch’te bilim insanı olan araştırmacı Duane Harland, verdiği demeçte, düz tüyler “cilde yakın bir alan oluşturmak ” ve “daha ince kıvırcık kıllar alanı doldurup havayı hapseder” dedi.
Sadece Harland’ın emek harcaması yalnız Merinos koyunlarındaki bukleleri ele aldı. Bazı insanların kıvırcık teller geliştirmeye itenin ne olup olmadığını bilmek zor olsa gerek. Harland, “Rahat yanıt, kimsenin bilhassa insan saçı hakkında bir şey bilmemesi.” dedi. Bununla beraber, daha tüylü arkadaşlarımızdan kendi foliküler özelliklerimizin kökenleri ve biyolojisi hakkında hala oldukça şey öğrenebiliriz. Şu sebeple yeterince geriye giderseniz, saçlarımız aynı genetik kökenlerden evrimleşti. Harland, “Memeli saçı eskidir. Muhtemelen dinozorlardan ilkin gelişti. “dedi.
İki teoriyi kontrol etmek için Harland ve meslektaşları koyun yünü liflerini yakınlaştırmak ve eğrinin içindeki ve dışarıdaki hücrelerin sayısı ve boyutu arasındaki farkları ölçmek için gelişmiş görüntüleme teknikleri kullandılar. Ekip, hücre sayısının kıvrılma yarattığı fikrini ortaya koyan teoriyi eledi.
“Eğriliğin, lifin kenarında dışarıya en yakın tarafta daha çok hücre olmasıyla sonuçlandığı teorisine aykırı kanıtlar bulduk.” Dedi. Şu sebeple her durumda, eğrinin dışındaki hücrelerin daha uzun olduğu fark edildi, “bu da eğriliğin hücre tipi uzunluğundaki farklı olan şeylerle desteklendiği teorisini destekliyor” dedi.
Ne yazık ki, o denli kolay değil. “Tamamen kıvırcık saçların altına ulaşmadık,” dedi Harland. Emek harcama, koyun kıl liflerinin yalnız bireysel kesitlerine mikroskop altında baktı. Saçın bu anlık görüntüsü eğriden kaynaklanabilir, kafa karıştıran bazı bükülme kuvvetleri de olabilir.
Bu enine kesitler saç tellerinin bir tüm olarak iyi bir temsili olsa bile, öteki teorinin- hücre sayısının niçin bulunduğunu öne süren- yanlış olduğu anlamına gelmez. Değişik hayvanlardaki değişik saçlar değişik nedenlerden dolayı kıvırcık olmuş olabilir.
Harland, “Daha çok bulgu için alan var.” Diyerek şu şekilde devam etti: “Dışarıdaki öteki bilim adamları çalışmamızı ilerletmekle meşgul olsaydı mükemmel olurdu. Kim bilir yanlış bir şey bulduğumuzu fark edecekler, yalnız minik şeyler bulunsa bile bu bilimdir.”
Ideal Güngör