Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Vakit niçin tartışmalı bir şey?

Vakit gerçek şeklinde, daima orada şeklinde ve merhametsizce ileriye gidiyor şeklinde geliyor. Dönemin akışı var, bir dere şeklinde akıp geçiyor. Dönemin yönü var, devamlı aşama kaydediyor.

Dönemin düzeni var, birbiri ardına geliyor. Dönemin sürekliliği var, vakalar içinde ölçülebilir bir dönem var. Dönemin dokunulmaz bir şimdisi var, bir tek şu an gerçek. Zamn, tüm olayların art arda sıralanabildiği ve süreçlerin ölçülebildiği bir düzende ilerleyen evrensel bir arka plan şeklinde görünüyor.

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Buradaki sual, bu özelliklerin fizyolojik dünyanın gerçek özellikleri mi yoksa insan zihninin suni inşaları mı olduğudur. Vakit, dönemin görünmüş olduğu şey (parçaları olmayan düz bütünlük, tüm olayların gerçekleştiği ve devamlı mevcud sahne) olmayabilir.

Vakit fizyolojik midir?

Zamanı idrak etmek, gerçekliğin yapısını sezmek anlama gelir. Pek oldukca fizikçi ve düşünür, dönemin bir yanılsama bulunduğunu söylüyor. Peki dönemin “gerçek olmadığını” söyleyerek neyi kastediyorlar?
Cambridge Üniversitesi’nde felsefe profesörü olan Huw Price, dönemin haiz olduğu üç temel özelliğin fizyolojik dünyadan değil, bizim zihinsel koşullarımızdan geldiğini iddia ediyor: Hususi bir şimdiki süre; bir çeşit akış yada geçiş; ve mutlak bir yön.

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Price şöyleki söylüyor: “Fiziğin bizlere verdiği şey, dönemin bir tek dört boyutlu bir uzay-zamanın parçası olduğu … ve uzay-zamanın esas olmayıp, daha derin bir yapıdan ortaya çıkmış olduğu sözümona ‘blok evren’.”

Söylediğine bakılırsa biz dönemin bir “oku” yada yönü var şeklinde algılıyoruz, bundan dolayı zihinlerimiz gerçekliğe “öznel bir unsur” ekliyor, “bu yüzden etraftaki zamansal görünüm temsilcilerini dünyaya yansıtıyoruz.”

Blok evren kuramını düşünelim. Bu kuram, Einstein’ın görecelik kuramının desteklediği, dönemin bir uzay şeklinde olduğu ve her olayın uzay-zamanda kendi koordinatlarının (apsislerinin) yada adreslerinin bulunmuş olduğu dört boyutlu bir uzay-zaman yapısıdır. Vakit kipsizdir, her şey eşit derecede “gerçeğe” yönelir, bu yüzden gelecek ve geçmiş şimdiki süre kadar gerçektir.

İlgili: Einstein, Uzay, Vakit ve İzafiyet Teorisi

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Şimdiki, geçmiş ve gelecek süre

Peki insani bakış açılarımız bizlere yanlış bir düşünce mi veriyor?

Dönemin akmış olduğu yada geçmiş olduğu ve bir yönünün olması gerektiğine dair algımız yanlış mı?

Şimdiki zamana yanlış bir anlam mı yüklüyoruz?

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü fizikçisi Max Tegmark şöyleki söylüyor: “Biz kendi gerçekliğimizi, ya olayların zaman içinde gerçekleştiği üç boyutlu bir alan olarak tanımlarız, ya da hiçbir şeyin gerçekleşmediği dört boyutlu bir alan olarak [‘blok evren’]; ve eğer ikinci tasvir gerçekse, o zman değişiklik dediğimiz şey hakkaten bir yanılsamadır, bundan dolayı ortada değişen bir şey yoktur; geçmiş, şimdi, gelecek, hepsi orada duruyordur.

“O halde yaşam bir film gibidir ve uzay – süre ise DVD gibidir,” diye ekliyor; “filmimizde gelişen tüm o vakalar olsa bile, DVD’nin kendisinin herhangi bir halde değişmesi hakkında hiçbir şey yoktur.

Herhangi aniden, geçmişin aslına bakarsan gerçekleştiği ve geleceğin hemen hemen mevcut olmadığı ve olayların değişiyor olduğu yanılsamasına sahibizdir. Fakat benim bilincinde olduğum tüm şey, beynimin şu anki durumu. Bir geçmişim varmış şeklinde hissetmemin tek sebebi, beynimin anılar barındırması.”

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Davis, California Üniversitesi’nden kuramsal kozmolog Andreas Albrecht şöyleki söylüyor: “Vakit oradadır. Buna dış etken adı verilir; kısaca [klasik] hareket denklemindeki bağımsız değişkendir. Bu yüzden süre (bir saat üstündeki zamanı söylemeyi bildiğimizden, bildiğimiz süre), fizik üstünde çalıştığınız süre kayboluyor şeklinde görünür, ta ki göreceliğe varana dek.

“Göreceliğin aslı, kati bir süre ve kati bir mekan olmamasıdır. Her şey görecelidir. Evrenin bağlamında zamanı münakaşaya çalıştığınız süre, evrenin bir kısmını soyutladığınız ve onu kendi saatiniz olarak adlandırdığınız, ve dönemin evriminin yalnızca evrenin bazı kısımları ile saat olarak adlandırdığınız şey arasındaki ilişki hakkında olduğu bu rahat fikre ihtiyacınız vardır.

Vakit Terimi

İngiltereli bir fizikçi olan Julian Barbour zamanı şöyleki tanımlıyor: “devamlı birbirine değişen ardışık görüntüler, ardışık fotoğraflardır. Ben size bakıyorum; siz kafanızı sallıyorsunuz. Bu değişiklik olmadan, herhangi bir süre kavramımız olmazdı.”

“Isaac Newton,” diye belirtiyor Barbour, “mutlak olarak hiçbir şey olmasa bile, dönemin geçeceği mevzusunda ısrar ediyordu ve ben bunun tamamen yanlış olduğuna inanıyorum.”

Barbour’a bakılırsa değişiklik gerçek fakat zman gerçek değil. Bir tek değişimin bir yansıması.

eyinlerimiz değişimden, sanki akıyormuş şeklinde bir idrak üretiyor. Kendisinin çeviri etmiş olduğu suretiyle, süre mevzusunda haiz olduğumuz tüm kanıtlar, öznel olarak gördüğümüz yada yaşadığımız durağan(durgun) suretlerde kodlu durumda ve hepsi birbirine geçerek, dönemin doğrusal görünmesine yol açıyorlar.”

Tamamen hayalî değil mi?

Fakat fizikçilerin hepsi, zamanı ikinci derslik bir konuma indirmeye istekli değil.

Bir kuantum fizikçisi ve Anglikan papazı olan John Polkinghorne, dönemin akışının ve yönünün gerçek ve insafsız olduğuna inanıyor.

Dönemin bir yanılsama bulunduğunu ileri sürmek için göreceliğin kullanılmasının “yanlış bir görüş” bulunduğunu söylüyor, “bundan dolayı hiçbir gözlemcinin uzaktaki bir vaka yada değişik olayların eş zamanlılığı hakkında, o vakalar o gözlemcinin geçmişinde olmadığı sürece, bilgisi yoktur. Ve bu yüzden bu iddia, gözlemcilerin geçmiş tanımlamalarını kurma şekli üstüne odaklanıyor ve beklemekte olan geleceğin gerçekliğini belirleyemiyor.”

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Polkinghorne, mekan ve dönemin durağan(durgun) blok evreni fikrini tamamen reddediyor. “Bir ilerleme ve değişme dünyasında yaşıyoruz,” diyor.

Perimeter Enstitüsü’nde kuramsal bir fizikçi olan Fotini Markopoulou-Kalamara şöyleki söylüyor: “Fizikçilerin bana dönemin gerçek olmadığını söylemesi beni üzüyor. …

Bu benim kafamı karıştırıyor, bundan dolayı gerçek şeklinde görünüyor. Vakalar gerçekleşiyor.

l çırptığımda, bu gerçekleşiyor. … Dönemin mevcut olmadığını söylemektense, genel göreceliğin nihâi kuram olmadığını söylemeyi yeğlerim.”

Vakit Görelilik ve Kuantum Mekaniği

Vakit, görecelik ile kuantum mekaniği içinde en mühim ihtilaf konumunda. Görecelikte ölçülebilir ve uysal iken, kuantum mekaniğinde arkaplan (ve ölçülemez) olarak varsayılıyor. Pek oldukca fizikçi için, zamanı ruhsal olarak yaşasak da, süre aslen gerçek değil. Vakit, tabiat ananın en derin temellerinde, gerçekliği inşa etmek için ihtiyaç duyulan asli ve indirgenemeyen bir unsur yada kavram değil.

Zaman nedir? Zaman Gerçek mi? Yoksa İllüzyon mu?

Dönemin gerçek olmadığı fikri sezgilere aykırı. Fakat insanlığın dünyanın emek harcama şekli hakkında doğru sandığı pek oldukca düşünce, tamamen tekrardan düşünülmeyi gerektirmişti. Tegmark’ın çeviri etmiş olduğu şeklinde, “fizikte, temel bulunduğunu düşündüğümüz fakat bir tek yanılsama olduğu ortaya çıkan o denli oldukca şey oldu ki, her şeyi sorguluyoruz; zamanı bile.”

Gerçekliğin ne olduğu, dönemin ne olduğuna bağlı.

Vakit, sarsılmaz gerçekliğin indirgenemez, temel ve nihâi bir tanımlayıcısı mı?

Yoksa başka amaçlar için evrimleşen ve beynimiz tarafınca oluşturulan, dönemin akışına dair olan öznel algımız bir yanılsama mı?

Görüşler değişik, fakat pek oldukca fizikçi ve düşünür artık dönemin temel bir şey olmadığından; bunun yerine, daha temel olan bir şeyden ortaya çıktığından kuşkulanıyor; geçici olmayan, büsbütün değişik bir şeyden (bir ihtimal ketum, kuantumlu, devamlı olmayan, düz).

Alternatif, elbet bizim ortak sezgimiz: süre akıyor, şimdiki süre gerçek olan tek an olduğundan en hususi şey ve gerçekliğin derin doğası, bir değişiklik.

Yorum yapın