Türemiş Kelime Örnekleri

Kelime kök ve gövdelerine türetme ekleri getirilerek oluşturulan yeni anlamlı kelimeler türemiş kelime denir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamını da türünü de değiştirir. Devamlı çekim eklerinden ilkin gelir. Yapım eki almış bir sözcüğe türemiş sözcük ya da beden denir.

Kelime kök ve gövdeleri, ad kök ve gövdeleri ile eylem kök ve gövdeleri şeklinde iki değişik grup oluşturulur. Ad kök ve gövdelerine getirilen ekler ile eylem kök ve gövdelerine getirilen ekler birbirinden farklıdır. Bu ekler türettikleri yeni kelimelerin ad ya da eylem oluşlarına nazaran birbirlerinden ayrılırlar. Böylece yeni kelime türetmek için dört ayrı ek türü ortaya çıkar. Bunlar:

A. addan ad türeten ekler
B. fiilden ad türeten ekler
C. addan eylem türeten ekler
D. fiilden eylem türeten ekler

A.ADDAN AD TÜRETEN EKLER

Bu ekler ad kök ve gövdelerine getirilen eklerdir. Ad kök ve gövdeleri ya at, baş, kaş, taş, yaş; iç+li, kış+lık, er+en, yıl+dız şeklinde ad kökenli kelimelerdir. Ya da da bat+ak, yat+ak, bil+gi şeklinde fiilden ad türetme ekleri ile oluşturulmuş gövdelerdir.

Addan ad türetme eklerinin bir kısmı oldukca işlek canlı eklerdir. Bir kısmı ise, azca işlek olan ve seyrek örnekler veren eklerdir. Bunların sayıları 60’ın üstünde olan başlıcaları şunlardır:
1. +A: göz+e ”kaynak su deposu” , ilk+e, tör+e şeklinde azca örnek veren eklerdir.
2. +AÇ: Eklendiği söze büyültme yada küçültme işlemi katan vurgulu bir ektir.
Anaç(
3. +ADAK :(<+ da-k) : Bu ek sonu çift ünsüz ile biten harp, doğu, şırp, şeklinde tek heceli ses taklidi laflara +da-addan eylem ve -k fiilden ad türeten eklerin getirilmesi ile oluşturulmuştur. Eklendiği sözün hareket biçimini gösteren zarflar türetir: cumb+adak, gümb+edek, şırp+adak, zıng+adak şeklinde.
4. +AĞL 🙁A-gl) : Addan eylem türeten +A eki ile fiilden ad türeten -gl ekinin kaynaşmasından oluşmuş eskiden kalma birleşik bir ektir. Bu ek, bazı sözlerde +Ağl > + Ay > + ey kaynaşmasına uğramıştır: küdegü > güvey, kuzağı >şimal, günegi >cenup şeklinde. Aday, kişi, yüzey, dikey şeklinde yeni türetmelerde de bu ekten yaralanılmıştır.
5. +Ak: Çoğu zaman tek heceli laflara gelmiş olarak azca sayıda benzetme ve küçültme işlevinde kelimeler oluşturmuştur.
nahiye(< buc+ak), damak(
6. +An: Bağlılık güçlendirme, çokluk bildirme şeklinde görevindeki eski bir ekin kalıntısıdır. Ek, kökle kaynaşarak canlılığını yitirmiştir.
eren, kızan, köken, kolan, oğlan, sapan şeklinde.
7. +Ar, şAr: Aslolan sayılardan üleştirme sıfatları türetir: birer, beşer, onar, yedişer şeklinde.
8. +Azca : Eklendiği ada küçültmeli anlam veren ektir: ayaz, çerez, çöpez, kepez, üvez şeklinde.
9.+ Ça : Aslına bakarsak bir ad çekimi iken derslik değiştirerek zaman içinde bir yapım ekine dönüşmüştür. Ödat, zarf ve çeşitli özellikte adlar türeten bir ektir.
a) Küçültme sıfatı olarak : aptalca, burukça, büyükçe, çokça, genişçe vb. burada ek vurguludur.
bu ekin + na (<+gına) küçültme ekiyle pekiştirilmiş bazı örnekleri de vardır : bolcana, fazlacana, güzelcene şeklinde. sadece vurgu NA hecesinden ödat üstüne kaydığında, pekiştirme görevinde zarflar türetir : bolcana ver; güzelcene dikmiş; usulcana yaklaştı şeklinde.
b) -ASI ekli sıfatlara getirildiğinde gene ödat olan aşağılayıcı kargışlar(beddualar) türetir: canı çıkasıca , geberesice, ölesice şeklinde.
c) Pekiştirme zarfları türetir: ek olarak, dostça, gizlice, özetlemek gerekirse ilkin, yavaşça vb.
ç) Bu ekten Arapça, Farsça sözlerin, Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır: aklen / akılca, hukuken / hukukça, ırken / ırkça, şeklen/şekilce, Arabi / Arapça vb.
d) Çokluk eki almış süre ve sayı gösteren adlardan sonrasında pekiştirme sıfatları yapar : aylarca, haftalarca, binlerce şeklinde.
e) + cık/ cuk küçültme ekiyle genişletilen + ca eki, pekiştirilmiş küçültme sıfatları türetir : hemencecik, çabucak, kolaycacık, usulcacık şeklinde
f) + ca eki ad türetiminde de işlek bir ektir. sıfatlardan bir çok yer adı olan ödat tamlaması kalıbında birleşik adlar oluşturur: Akçaağaç, Akçadağ, Akçaova, Bozcaada, Delicesu, Güzelcehisar, Kızılcahamam, Sarıca arı şeklinde.
g) Sıfatlardan, renk adlarından ve adlardan cins adlar türetir : akça (ET, agı ”varlık, mal”+ ça= para), akarca ”kemik veremi”, alaca ”karışık renkli dokuma ”, boğmaca, delice ”zehirli nebat”, ılıca, kaplıca, karaca ”geyik”, yakarca ”tatarcık sineği” şeklinde.
h) Sıfatlardan kalıplaşma yolu ile yer adları yapar : Çamlıca, Çukurca, Derince, Köklüce, Sütlüce, Yenice şeklinde
10. +CAĞIZ : +cak ekinin gene bir pekiştirme eki olan +ız ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Adlardan küçültme, sevgi ve acıma gösteren küçültme adları türetir : adamcağız, hayvancağız, kadıncağız şeklinde.
11. +CAK (<+ Ca+ok) : küçültme, sevgi, bir şeye özgü, bir şey ile anlamlarında ödat, zarf ve adlar türetir: büyücek, ılıcak, ısıcak >sıcak, sağlıcak, çabucak, bürümcek, kolcak, oyuncak, örümcek şeklinde.
12. +CI / CU: Dilimizin en işlek eklerindendir. birbirinden değişik yedi-sekiz işlevi vardır : a) Uğraşı alanı gösteren meslek adları türetir : camcı, aşçı, arabacı, edebiyatçı şeklinde.
b) Bir işle ilgili anlamında ilgi adları kurar: aracı, erkenci, yolcu şeklinde.
c) Bir işi, bir görevi yüklenmiş anlamında adlar türetir: biletçi, çöpçü, konuşmacı şeklinde.
ç) Eklendiği kelimeye iyelik anlamı veren adlar türetir: davacı, hancı, mirasçı şeklinde.
d)Adlardan ve sıfatlardan ad olarak da kullanılan alışkanlık sıfatları türetir: telaşlı, alaycı, akşamcı şeklinde.
e) Adlardan bir düşünceyi, taraftarlığı, bir görüş ve inanışı bildiren ödat ve adlar türetir: akılcı, Atatürkçü, milliyetçi, ülkücü şeklinde.
f) Tek başlarına ya da +lar çokluk eki olarak yer adları türetir: Ayrancı, Bostancı, Cebeci, Denizciler şeklinde.
g) Bazı Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçeleştirilmesinde de kullanılmıştır: sancaktar /sancakçı, sahtekar / sahteci şeklinde,
13. +CIK /+ CUK : Bu ek adlara ve sıfatlara küçültme, pekiştirme, sevgi ve acıma ifadesi katar. sonu -k ile biten sözlerde -k düşer. Başlıca işlevi şudur : a) Eklendiği adlara küçüklük anlamı katar. içlerinde hastalık adı olanlarda vardır : arpacık, bademcik, bürümcük, dağarcık, gelincik, tomurcuk, yılancık vb. ödat olarak : arpacık (soğan), elkacık (kemiği) şeklinde.
b) Adlardan sevgi ve acıma anlamında küçültme adları yapar: adamcık “adamcağız”, zavallı adam”, Ayşecik “zavallı Ayşe, kedicik, bebecik şeklinde. Bu ek, iyelik ekleri ile genişletildiğinde, sevgi anlatımı güçlenir: anneciğim, babacığım şeklinde.
c) Yer adları türetir: ayvacık, gölcük, tepecik şeklinde.
ç) +cık / +cuk ekiyle genişletilmiş sıfatlar, anlamca pekiştirilmiş küçültme sıfatlarına dönüşür: alçacık, azıcık, buncacık, daracık, ufacık şeklinde.
14. + CIL /+ CUL: Vurgulu azca işlek bir ektir. Düşkünlük, alışkanlık, bağımlılık, benzerlik işlevleri katan nebat, hayvan adları ve sıfatları türetmiştir: arıcıl, batakçıl, otçul, sinekçil şeklinde.
Ödat olarak: adamcıl, avcıl, barışçıl, egoist, kırçıl, ölümcül şeklinde.
Bu ekin – l / -n ses değişmesinden oluştuğu sanılan ve yalnız birkaç kuş isminde görülen bir + cın / +cun türü de vardır: balıkçın, bıldırcın, çamurcun, güvercin şeklinde.
15. +DAK ( < da -k) : Ses yansımalı sözlerden bir hareketin sonucunu bildiren ve vasıta, gereç anlamında adlar türeten bir ektir : Bıngıldak, cıngıldak, çekirdek, kıkırdak, ışıldak şeklinde
16. + DAM : Eski ve ölü bir ektir. Yalnız erdem, yordam (el yordumı) şeklinde bir iki kalıntısı vardır. bunlara bakarak gündem, saydam, yöntem şeklinde birkaç yeni söz türetilmiştir.
17. + DAŞ: ortaklık, beraberlik bildiren ad ve sıfatlar türetir: adaş (
18. +DIRIK / + DURUK: çoğu zaman, ünsüz ile biten organ adlarından “tutan, durduran” anlamında, bir işin yapılmasını elde eden bazı vasıta, gereç adları türetmiştir : boyunduruk, sineklik, eğindirik şeklinde.
19. +gil/ +giller : meşhur ve ünsüz uyumlarına girmayan bu ek, kişi, akrabalık ve ünvan adlarından, o adın mensuplarını gösteren aile adları kurar : baklacıgil, mustafagil, uşaklıgil şeklinde.
bu ekle botanik ve zool oji dallarında nebat ve hayvan ailesi gösteren terimlerde yapılmıştır: buğdaygiller, atgiller, ayıgiller vb.
akrabalık adlarında, ek iyelik eklerinden sonrasında gelir: annemgil, annesigil vb.
20. +IN / +UN: Eski Türkçeden beri malum +ın/+un araç durumu ekin türetme eki durumuna geçişle oluşmuştur. süre gösteren adlardan süre zarfı türetir: baharın, güzün, öğleyin şeklinde
Bu ek sabahleyin, akşamleyin, (<+le-y-n)şeklinde süre zarfları içinde deyer almıştır.
Bu eki almış ad ve sıfatların ikileme biçiminde yinelenmesiyle biçim zarfları oluşmuştur: azın azın “az az”, için için, kıyın kıyın, ucun ucun vb.
21.+(ı)l /+(U)l: Yalnızca birkaç sözde yer almış ölü bir ektir: ardıl, kızıl, yeşil (yaş+ıl), güdül, kumul şeklinde.
Dilimizi Türkçeleştirme emek harcamaları esnasında, bu eke -i oran ve lık / luk tahsis eklerine denk bir işlev kazandırılmak istenmiştir. sadece türettiği bazı ad ve sıfatlarda, ekin işlevi açık değildir: yasal, anyasal, birincil, buzul, çoğul, dişil, naturel, öznel, tekil şeklinde
22. +IA ( IA-G): +IA -g birleşik ekindeki -g ünsüzünün erimesinden oluşmuş eski bir ektir. yer ve arazi adları oluşturan bu ek, bugün lügatımızda birkaç kalıntı söz bırakmıştır: güzle, kışla, tuzla, yayla şeklinde
23. IAK ( +IA-K): Bu da iki ekin kaynaşmasından oluşmuş birleşik bir ektir. işlevi bakımından:
a ) Çeşitli özellikte ad ve sıfatlar türetir: ablak, hafıza, çaylak şeklinde.
b) Eklendiği ada yer, yöre ve çokça bulunma anlamı katar: avlak, kışlak, kumlak şeklinde
c) İnsan tipleri belirten aşağılayıcı sıfatlar türetir: aylak, çatlak, çıplak, dazlak şeklinde
24. LAMA (<+LA-mA): Bu birleşik ek içindeki -mA eki, fiilden hareket adları türetme hususi durumunu yitirerek, yeni bir ek niteliği kazanmıştır: izahat “izah”, baltalama, bütünleme, noktalama, şekerleme, tamamlama, uyguluma, yalanlama şeklinde. bu ekle zarf olarak kullanılan bazı türetmeler yapılmıştır: balıklama(atlamak), çivileme (dalmak), kurbağalama (yüzmek), tepeleme (doldurmak) vb.
+LAMA eki, 3. kişi iyelik eki ve +na yönelme durum eklerini alarak daha belirgin anlamda zarflar da oluşturmuştur: balıklamasına atlamak, diklemesine çevirmek, uzunlamasına sermek, yanlamasına yerleştirmek şeklinde.
25. +LAR: Aslına bakarsak çokluk gösteren bir işletme eki olan +LAR, bu özelliği dolayısıyla derslik değiştirerek yer yer hususi anlamlı adlar türeten bir yapım eki özelliği kazanmıştır. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Şahıs adlarından, soyadlarından ve ünvanlardan + gil ekine koşut aile adları yapar: Ahmetler, Ayşeler vb.
b) Meslek adlarından çeşitli meslek grupları oluşturan adlar türetir: bakkallar, manavlar, mimarlar vb.
c) Adlardan aynı düşüncede olanları gösteren topluluk adları yapar: Atatürkçüler, devrimciler, ülkücüler şeklinde.
ç) Hususi adlara oğul sözü ile beraber eklendikten sonra belirtisiz ad tamlaması kalıbında “beylik” adları kurar: Aydınoğulları, Osmanoğulları şeklinde.
d) Bu ek yalın ya da +lı / lu ödat ekiyle genişletilmiş hususi adlardan mille, kavim, boy, devlet adları yapar: Almanlar, Anzaklar, Türkler şeklinde.
Hususi adlardan bir dine, bir tarikata bağlı olanları gösteren de vardır: Budistler, Müslümanlar, aleviler şeklinde.
e) Yalın yada+cı ekiyle genişletilmiş adlardan bir semt, mahalle, köy, ilçe şeklinde yer adları da yapar: Bahçelievler, beşevler, hacılar vb.
Bu ek sıradağ, deniz, takımada şeklinde coğrafya adları da türetmiştir: Himalayalar, Toroslar, Alpler şeklinde.
f) Batı dillerinden alınan terimlere karşılıklar aranırken biyoloji, nebat ve hayvan bilimi ile ilgili ekip ve aile adları için +LAR ekinden de yaralanılmıştır: amipler, akrepler, mantarlar şeklinde
Bu terimlerin aile ve topluluk gösteren + gil ekine + ler ekinin eklenmesiyle oluşturulmuş + giller yapısında olanları da vardır: aslangiller, buğdaygiller, kedigiller vb.
26. + LAZ/ (<+LA- Z): Görüldüğü şeklinde bu ekin kaynaşmasından oluşan bu ek, çoğu zaman aşağılama anlamı taşıyan bazı sıfatlar türetmiştir: haylaz, iğlez / ihlez “zayıf” , yırtlaz “göz kapağı dışa dönük” şeklinde.
27. +LI / LU: Türkiye Türkçesinin her ada gelebilen, ad ve ödat türeten en işlek eklerindendir. İşlevleri açısından da oldukça kapsamlıdır.
a ) Adlardan, kimi süre da sıfatlardan haiz olma, o özelliği taşıma, ilgili olma, yetkili olma şeklinde anlamlarda sıfatlar türetir: acıklı, alaylı, becerikli, borçlu, sempatik, uyumlu vb.
b) Bir şehre, bir ülkeye, bir ulusa, bir kavme, bir kuruluşa ilişik ve onlarla bağlantılı olma anlamı veren sıfatlar yapar:
Adanalı, Antepli, Osmanlı, üniversiteli vb.
c)adlardan yer adları türetir: armutlu, denizli, sungurlu şeklinde.
Bu adların +ca ekiyle genişletilmiş türleri de vardır: ballıca, çamlıca, tuzluca, sütlüce vb.
“Gruplama, bir arada olma” işleviyle sayı adlarına da gelir: üçlü, yedili, onarlı şeklinde.
ç) Eş ve zıt anlamlı ikilemelerden pekiştirilmiş ikileme sıfatları türetir:
akıllı uslu, analı babalı, çoluklu çocuklu, uzunlu kısalı şeklinde.
d) Bu ek dilimize Arapça ve Farsçadan kendi dilbilgisi yapıları ile beraber girmiş bir kısım sözlerin Türkçeleştirilmesinde de kullanılmıştır: zihayat/ canlı, zikıymet/ kıymetli, manidar / anlamlı, namdar / meşhur vb.
28. +LIK / + LUK: adlardan ve sıfatlardan adlar türeten bu ekin aslolan işlevi “bir şey için” anlamında “tahsis” işlevidir. Sadece, oldukca işlek bir ek olduğundan zaman içinde fazlaca dallanmış ve geniş kapsamlı bir ek niteliği kazanmıştır. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Adlardan “bir şey için, bir şeye mahsus” anlamında tahsis adları türetir: bayramlık, gelinlik, hediyelik vb.
b) “Bir şeyin toplu olarak bulunmuş olduğu yer” anlamıyla gene tahsis işlevi adlar oluşturur: çiftlik, odunluk, yüklük şeklinde.
c) Bir nesnenin “doğada ki bolluğunu, toplu olarak bulunduğunu” gösteren adlar yapar: ağaçlık, bağlık, bahçelik şeklinde.
ç) İlçe, köy, mahalle, semt şeklinde yer adları oluşturur: ayvalık, gemlik, incirlik, susurluk ( < su sığır + lık) şeklinde.
d) Gene “bir şey için” anlamında alet adları üretir: ellik “eldiven”, dizlik, gözlük şeklinde.
e) Adlardan “meslek ve uğraşı alnı gösteren” adlar üretir: avukatlık, aşçılık, doktorluk şeklinde.
f) Adlardan “siyasal, felsefi düşünüş ve inanışı, o inanışa bağlılığı” gösteren adlar yapar: ırkçılık, Müslümanlık, sağcılık, solculuk şeklinde.
g) Adlardan “aşama ve makam bildiren” adlar türetir: ağalık, bakanlık, imamlık, müdürlük şeklinde.
h) Adlardan ve sıfatlardan anlamı genelleştiren soyut adlar türetir: analık, arkadaşlık, hanımlık, insanlık şeklinde,
j) +Lık / + luk eki, eş yada zıt anlamlı ikileme sıfatlarından “soyut” anlamlı, sayı ve ad sıfatlarından “bir arada olmayı, gruplaşmayı” gösteren adlar, hacim, ağırlık, alan gösteren adlardan gene aynı anlamda adlar, süre adlarından “o süre sürecine giren” anlamda adlar da türetmiştir: açlık, tokluk, güllük gülistanlık, dönümlük, haftalık, aylık, binerlik şeklinde.
k) Bu ekten Dilimize Arapçadan girmiş bazı sözlerin Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır: ekalliyet / azınlık, kat’iyet / kesinlik, sefaret / elçilik, cinnet / delilik şeklinde.
29. +(I)nCI / + (U)ncU: Sayı adlarından sıra sayı adları türeten oldukca işlek bir ektir: birinci, beşinci, yüzüncü şeklinde.
30. + RAK: Eski Tükçedeki ve eski Anadolu Türkçesindeki karşılaştırma ekinin Türkiye Türkçesine kalıntı olarak uzanmış ve bir aşama ye kadar da anlam aşınmasına uğramış biçimidir.”oldukça” anlamı ile bazı küçültme sıfatları bırakmıştır: acırak, bozrak, küçürek, ufarak şeklinde.
31. SAK ( < + sa- k): Addan talep bildiren eylem türetme eki +sa- ile -k fiilden ad türetme ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir ektir. örnekleri Türkiye Türkçesine zamanı devirlerin kalıntısı olarak ulaşmıştır: +sak ‘lı örneklerin ilk şeklini ve kelime köklerini bulmak değişik yorumlardan öteye geçememektedir. bu yüzden eklendiği sözler kök olarak da kabul edilir: aksak, bağırsak, dirsek, kursak, sarımsak şeklinde.
32.SAL ( < Fr. + Al): Dilimizdeki Arapça oran eki + i nin yerine geçmek suretiyle +Al ekinden gelme bir ektir. Sadece, bu ek siyasa ve millet şeklinde s’ li sözlerle birleşince yanlış bir ayrımla + sal biçimini almış, aitlik ve oran bildirme görevleri ile kullanıma girmiştir. Türkçede bu vazife bu vazife için belirtisiz ad tamlamaları bulunmuş olduğu halde, (şekil yapısı, bilim ölçüsü, çevre problemi vb.) +sal eki gittikçe yaygınlaşarak bu tamlamanın yerini almaya adım atmıştır: biçimsel (yapı), bireysel (durum), duygusal, geleneksel, parasal, ruhsal şeklinde.
Ek olarak yalnız adlardan değil, eylem kök ve gövdelerinden de sıfatlar yapmıştır: düşünsel, eğitsel, görsel, işitsel vb. Bu ekin Türkçedeki “sahil” ve “uysal” sözleriyle bir bağlantısı yoktur.
33. SI / SU ( < ET. + sı-g): Eski Türkçedeki birleşik + sıg ekinin Türkiye Türkçesine uzanmış bir kalıntısıdır. “Benzerlik, yakınlık, çağrıştırma “işlevinde bazı örnekler bırakmıştır: aptalsı, çocuksu, bulanıksı, erkeksi, kadınsı şeklinde.
34. +Sık / +SUk: Bu ek de Türkiye Türkçesi için ölü bir ektir. Lügatımızda eski dönemlerden kalma birkaç örnek bırakmıştır:
ağlamsık “ağlamaklı”, bağırsuk “merhametli”, sumsuk “yumruk”, sümsük “uyuşuk, mıymıntı”, yüksük şeklinde.
35. +SIL / + SUL( < + sI- L): Addan sıfatlar türeten bu birleşik ek ek de ölü eklerdendir: damaksıl “damakla ilgili”, yoksul şeklinde
36. +SIZ/ + SUZ: +LI / + LU ekinin karşıtı olan bu ek adlardan ödat, ad ve zarf türeten oldukca işlek bir ektir: a) Acısız (ameliyat) , anlam ifade etmeyen (söz), bilgisiz (işyar), uykusuz (gece) vb.
b) Aynasız, arsız, bacaksız, densiz, tenha ( < idi+siz “sahipsiz), hırsız vb,
c) Acımasız hareket etmek, ölçüsüz konuşmak, antipatik olmak, uykusuz kalmak vb. Bu ekle oluşan sözler zarf olarak da kullanılır.
d) SIZ / SUZ eki, yer yer eş anlamlı pekiştirme sıfatları da türetir: anasız babasız, işi olmayan kuvvetsiz, sessiz sedasız şeklinde
e) Bu ek, yabancı sözleri Türkçeleştirme ve terim yapma mevzusunda Arapça gayr-, bila-, la-, Farsça bi- ve na şeklinde “yokluk eklerinin yerini de tutmuştur: gayrimahdut / sınırsız, bilafasıla / aralıksız, çaresiz / çaresiz şeklinde.
f) Bu ek, +IN / +UN araç durum ekiyle genişletilerek +SIZIN biçimiyle zarf türeten bir ek olarak da kullanılır: ansızın, bilmeksizin, durmaksızın, oturmaksızın vb.
g) +LIK/ +LUK soyut ad türetme ekiyle birleşen +SIZ/+ SUZ sıfatlardan, soyut adlar türetir: acımasızlık, başarısızlık, doyumsuzluk, düzensizlik, ilgisizlik şeklinde.
37. +Ş: Eskiden beri kullanışı oldukca dar olan ölü bir ektir. Daha oldukca küçültme kanalıyla “sevgi” ve “okşama” bildirir: Aliş, Haviş, Memiş, Maviş şeklinde,
38. +ŞAR: Meşhur ile sonuçlanan sayı adlarından üleştirme sıfatları yapar: ikişer, altışar, yedişer şeklinde.
39. + (I)T / + UT: addan birkaç ad ve ödat türetmiş, işlevi açık olmayan bir ektir: dikit, eşit, karşıt, yaşıt şeklinde.
40. +TI / TU: Bu ek de yalnız birkaç kelime bırakmış ölü bir ektir. İşlevce, eklendiği söze + INTI ekine koşut olarak aşağılama, minik görme anlamı verdiği sanılmaktadır: elti, tortu, pırtı, cimri şeklinde.
Ekin malum aslolan görevi, ses yansımalı ikinci köklerden adlar türetmektir: ciziltı, çatırtı, dırıltı, gümbürtü, koşultu, sızıltı şeklinde.
41. + (I)Z / + (U)Z: Adlarda ve sayı adlarında “ikilik” ve “çokluk” gösteren oldukca eski, ölü bir ektir. Türkiye Türkçesine eklendiği sözlerle beraber kalıp halinde uzanagelmiştir: beniz, boynuz, diz, geniz, ikiz, üçüz, göğüs (kögüz), beşiz şeklinde
B.FİİLDEN AD TÜRETEN EKLER
Fiilden ad türeten ekler eylem kök ve gövdelerine getirilen eklerdir. Fiilden ad türetme eklerinin bir kısmı her fiile gelebilen ve onlardan hareket adları türeten eklerdir: alma, okuma, görme; bilmek, saçılmak; düşünüş, bekleyiş şeklinde
Bu gruba giren eklerin bir kısmı de fiilden somut ve soyut nesne adları türeten hususi eklerdir. Bunların bir kısmı oldukca işlek canlı ekler olmasına rağmen, bir kısmı da artık işlekliğini çoktan yitirmiş olan eklerdir. Başlıcaları şunlardır:
1. -(Y) A: Oldukça eski bir zarf-fiil ekidir; kalıplaşma kanalıyla bazı adlar oluşturmuştur:
çevre ( < çevir-e), öte, “öt-:geçmek”, kese, aya, sapa, yara şeklinde.
Ekin biçim bildiren zarf-fiil olarak kullanılışı için sayılı birkaç örnek gösterilebilir:
destekleşe, ortaklaşa, nöbetleşe şeklinde.
2. -(Y)ACAK: Bu ek de aslen tek yada oldukca heceli geçişli ve geçişsiz fiillerden sıfat-fiiller kuran bir ektir: açacak anahtar, bakacak kimse, bekleyecek mal şeklinde.
Sadece, süre içinde ödat tamlamalarındaki isim ögesinin düşmesiyle sıfatlar kendi başlarına kalıcı adlar oluşturmuştur: alacak, çekecek, giyecek, inecek şeklinde.
3.-AÇ, -Ç: Eklendiği fiildeki hareketi gerçekleştirme durumunda bazı adlar türetmiş eski bir ektir: güleç, dürteç, gömeç, yamaç, tıkaç şeklinde.
Bu ek “bir şeyi icra eden” anlamıyla bazı alet adı terimlerin yapımında kullanılarak canlandırılmak istenmiştir: bağlaç, büyülteç, donduraç, kaldıraç, sarkaç, toplaç, sayaç, tümleç şeklinde
4.-aGAN /- AĞAN: Çoğu zaman fiilin gösterdiği işi “tane halinde devamlı olarak” yada “çokça yapanı gösteren” sıfatlar türeten bir ektir: artağan, durağan, gezegen, kayagan, olağan vb. yer yer bu sıfatların adlaştığı da görülür:burağan, gezegen, yatağan şeklinde
5. -AK ( < GAK): Bir alışkanlığı gösteren sıfatlar, bir işin yapıldığı yeri gösteren adlar ve alet adları türeten işlek bir ektir: a) bitek “verimli”, dönek, gevrek, kaçak, korkak, parlak, ürkek, sulak şeklinde.
b) barınak, batak, durak, kavşak, konak, sığınak, mabet şeklinde.
c) bıçak, elek, kapak, orak, ölçek, süzek, tekerlek, tayyare, yatak şeklinde.
Bu ek çapak, istek, dirsek, tırnak, yığınak, yumak, yutak şeklinde bazı somut ve soyut adlar da türetmiştir.
6. -AL / -L: Fiilden ödat ve adlar türeten eski bir-l ekinin kalıntısı durumundadır. Lügatımızda andaval, aval, şaşal, şapşal şeklinde özür bildiren sıfatlar bırakmıştır. Bunların – Ak küçültme ekiyle pekiştirilmiş türleri de vardır: apşalak, avalak şeklinde.
7. -ALAk ( < -ALA-K): -Ala- yineleme ekinin genişletilmesinden oluşan bu ek de işlek değildir. “Art arda yapılmış” niteliği taşıyan birkaç ödat ve ad bırakmıştır: asalak, çökelek, yatalak şeklinde.
8. -ALI ( < gALI): Eylem kök ve gövdelerinden süreklilik gösteren “bir zamandan beri” anlamı veren zarf-fiiller türetir. Olumsuzluk eki de alabilen işlek bir ektir: açalı, açmayalı, gideli, gitmeyeli, şeklinde.
-Alı eki, anlam pekiştirmek suretiyle, öncesine kişi ekleri almış görülen geçmiş süre ekleri de getirilerek de kullanılır: bildim bileli, çıktım çıkalı, döndüm döneli, gitti gideli şeklinde.
9. -AM: Lügatımızda birkaç kelime bırakmış olan ölü bir ektir. İşlevi de pek açık değildir. Daha oldukca bir bütünün parçasını oluşturma işlevinde olduğu düşünülebilir: buram ( buram buram ter dökmek), görkem, koçam / koşam, tutam, yordam şeklinde.
10. –AMAK ( < -A-MAK): -A ve -MAK mastar ekinin kaynaşmasından oluşan ek, daha oldukca fiilden “yer, yöre” yada “aralıklarla yapılmış” teriminde adlar türetmiştir.
Basamak, gezemek, kaçamak şeklinde.
11. –(Y) AN: geçişli ve geçişsiz tüm fiillerden sıfat-fiil türeten oldukca işlek bir ektir.
Açan, atan, başlamış olan, biten, dönen, döndüren, kazanan şeklinde.
Ekteki süre göstereme işlevinin körelip kalıplaşmasıyla kalıcı adlar da oluşturmuştur:
Alan, çapan, çağlayan, çırpan, doğan, kalkan, kapan şeklinde vb. şeklinde bunların birleşik söz niteliği taşıyanları da vardır: Ağaçkakan, böcekkapan, çöpçatan, dalgakıran, yelkovan şeklinde.
Bu işlek ekten terim yapımında ve bazı Arapça, Farsça sözlerin Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır.
Bilinmeyen, birleşen, bölen, çarpan, tamlayan, bakan şeklinde.
12. –ANAK: somut ve soyut anlamlı bazı adlar bırakmış olan ölü bir ektir.
Boğanak “fırtına”, sopa, biçenek, anane, görenek, sağanak, yığınak ( < yıg-anak) şeklinde.
Bu ek, düzenek “mekanizma”, itenek “piston”, olanak, tutanak şeklinde.
13. –(y) ARAK ( < -(y)A-RAK): tek ve oldukca heceli tüm eylem kök ve gövdelerine –A zarf-fiil ve –rAK ekinin getirilmesinden oluşmuş oldukca işlek bir zarf-fiil ekidir.
Aşarak, bakarak, belleyerek, inerek, söyleyerek, yılmayarak şeklinde.
14. ASI ( < -GA+SIG): eski Anadolu Türkçesinde oldukca işlek olan ve ödat fiiller türeten bu ek, Türkiye Türkçesine sadece kalıntı durumunda ve kargış durumunda bazı sözlerle uzanabilmiş, işlekliğini yitirmiştir: Boyu devrilesi, çatlayası, gözü çıkası, geberesice şeklinde.
Ekin yalın ya da yönelme durum ekiyle genişletilmiş zarf görevi icra eden türleri de vardır.
Ata binesi gel-, atlayası gel-, çıldırası gel-, doyasıya ye- şeklinde.
15. –CA: dönüşlü fiillerden bir oluş ve kılışın sonucunu bildiren adlar türetir: örnekleri sayılıdır: Fikir, eğlence, söylence, sürünceme şeklinde.
16. –Ç: Dönüşlü eylem gövdelerinden somut ve soyut adlar türeten oldukca işlek bir ektir. İşlevi, fiildeki iş işlevi yapanı, meydana getirilen işi ya da fiildeki oluş ve kılışın kalite ve hususi durumunu göstermektedir: Gönenç, güvenç, iğrenç, inanç, kazanç, korkulu, luk, utanç vb.
İşlek bir ek olduğundan, bu ekten yeni türetmelerde oldukca yararlanılmıştır: avunç “teselli”, tazyik “tazyik”, şuur “bilinç”, dayanç “direnme, direnme”, kıvanç “iftihar”, sapınç “yolunu şaşırma, dalâlet” üşenç “tembellik” şeklinde.
17. –DıkçA /-DUkçA : ( < – DIk /-DUk + çA): Oldukça işlek bir zarf- eylem ekidir. Görülen geçmiş süre ekinin + çA eşitlik durumu ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Görevi, bir işin “art arda” yada “belli aralıklarla işlendiğini” göstermektir: baktıkça, çalıştıkça, düşündükçe, elendikçe, geldikçe, işlendikçe, kaybolmadıkça, savruldukça, yorulmadıkça vb.
18. –DıktA/-DUktA( < -DIk+tA): -DIk/-DUk sıfat- eylem ekiyle bulunma durumu ekinin kaynaşmasından oluşmuştur. Fiildeki oluş kılışın zamanını belirleyen zarf- fiiller türetir: aldıkta, okudukta şeklinde.
Sadece, günümüz Türkiye Türkçesinde bu ek, araya bir iyelik ekinin girmesiyle kullanım canlılığı kazanmıştır: Aldığında, baktığında, içeri girdiğinde, karşılaştığımızda, okuduğumuzda, yerleştiklerinde şeklinde
19.-GA: Fiilin gösterdiği işten etkileneni yada bir oluş ve kılışın sonucunu gösteren bu ek, sınırı olan sayıda ödat ve adlar türetmiştir.
bölge, dalga, damga, gölge( < köli-“koyulaşmak, karanlıklaşmak”, kavurga, kısa(
Bu ekle çizge “grafik”, cetvel “cetvel”, dizge “sistem”, gösterge, sömürge şeklinde bazı yeni adlar da türetilmiştir.
20. -GAÇ; -GIÇ: Çoğu zaman –n-ve-r- çatı eki almış eylem gövdelerinden ad ve ödat türetir. Ad olarak daha oldukca araç-gereç adları yapmıştır: burgaç, “anafor”, çevirgeç “şalter”, dayangaç “sopa”, kıskaç, salıngaç, süzgeç, yüzgeç vb
Ödat olarak eklendiği fiildeki anlamla ilgili alışkanlık bildirir: alıngaç, eringeç, utangaç, üşengeç şeklinde
Fiilin gösterdiği işi yapanı yada bu işten etkileneni gösteren –gIç eki de üç beş örnek vermiştik.
Başlangıç, bilgiç, dalgıç, körgüç sorguç, yargıç, şeklinde.
21. -GAN: Eylem kök ve gövdelerinden “alışkanlık” sıfatları türeten işlek bir ektir: Alıngan, çalışkan, çekingen, değişken, dönüşken, girişken, ısırgan (otu), konuşkan, saldırgan şeklinde.
22. –GI / GU: Alet adları ile somut, soyut adlar türeten işlek bir ektir: Askı, atkı, burgu, kaşağı; biçki, içki; övgü, tepki şeklinde.
23. –GIN / -GUN: çoğu zaman tek heceli eylem köklerinden pekiştirilmiş anlamında sıfatlar türeten işlek bir ektir:
Azgın, bezgin, bitkin, dalgın, düşkün, gerilmiş, kızgın, olgun, seçkin, şaşkın, mutsuz, bitkin şeklinde.
24. –I / -U ( < – (I)G / -(U)G): ünsüz ile biten tek heceli fiillere gelen bu ek, Eski Türkçede fiilden ad türeten –g ekinin erimesi ve aradaki bağlantı ünlüsünün kökle kaynaşmasından oluşmuştur. İşlevce, fiilin gösterdiği işin sonucu olan somut ve soyut adları ile sıfatlar türetir: a) çakı, çatı, çırpı, dizi, dolu, dürtü, kapı, yazı, götürü, ölü, sürü, yazı, tavsiye, sızı şeklinde.
b) Acı, aşırı, ayrı, eğri, dolu, eksi, kuru, şaşı şeklinde.
Meşhur ile biten eylem köklerine gelen –g ad türetme eki eriyip kaybolduktan sonrasında, eylem kökleri ile bu köklerden kurulan adlar aynı ses yapısına girmişlerdir. Lügatımızda aynı ses yapısına girmişlerdir. Lügatımızda aynı ses yapısında hem adların hem fiillerin bulunması bundandır: Acı- / acı ( acı-g), ekşi- / ekşi, kuru- / kuru, damla- / damla şeklinde.
25. -(y)ICI / -(y)UCU ( < -GU+ÇI): Her türlü eylem kök ve gövdelerinden fiilin gösterdiği iş icra eden, eden anlamında ad ve sıfatlar türetir: a) Ad olarak; bakıcı, binici, bölücü, çekici vb.
b) Ödat olarak; atıcı, ağlatıcı, ezici, kırıcı, patlayıcı, uyarıcı vb.
26. -LK / -UK, -K (ET -yUK): Geçişli, geçişsiz tek ve oldukca heceli tüm fiillerden ödat ve adlar türeten oldukca işlek bir ektir:
a) Ödat olarak fiilden “yapılmış, bitmiş” anlamında -mış / muş denkleşen sıfatlar kurar:
açık, artık, batık, bitişik, uyanık, yanık şeklinde.
Bu sıfatlardan bir kısmı de insan alışkanlık ve kişiliğini belirten aşağılama sıfatlarıdır: alçak, alık, bunak, çevik, uyuşuk şeklinde.
Bu ek, bitmişi gösteren edilgen anlamlı sıfatlar da türetmiştir: ayık, atık, bozuk, bölük, delik, eşik, sökük, yırtık şeklinde.
b) Ad olarak tamamlamış, bitmiş bir işin ürününü gösterir: aşık, bölük, buçuk, emir, istek, emzik, katık, konuk, oyuk, sarık şeklinde.
ekten, Arapça ve Farsça sözlerin Türkçeleştirilmesinde ve terim yapımında da yararlanılmıştır: açık “sarih”, bakışık “bakışan”, bitişik “muttasıl”, eğik “mail”, şahit “tanık” şeklinde.
27. -(y)IP / -(y)UP: Fiildeki oluş ve kılıştan birazcık ilkin ya da onunla bununla beraber meydana getirilen işi gösteren zarf-fiiller türetir:
açıp (bak-), atlayıp (kurtul-), düşünüp (dur-), yanıp yakıl şeklinde.
Fiilin gösterdiği işin devamlı olması ya da art arda yinelenmesi durumunda, zarf-fiil de art arda yinelenir. Bu yinelenmede ya aynı eylem tekrarlanır ya da da eş yada zıt anlamlı iki ayrı fiilin zarf-fiili yan yana gelir:
alıp alıp götür-, durup durup hatırla-, dönerek dönerek bak-, dönerek dolaşıp gel- şeklinde.
28. -(y)IŞTA, -(y)IŞINDA / -(y)UŞUNDA ( < -(y)IŞ+I+N+dA):
-(y)IŞ / -(y)UŞ ad eylem ekinin bulunma durum ekiyle genişletilerek ya da da iki ek arasına iyelik ekleri getirilerek oluşturulmuş bir zarf-fiil ekidir.”-dığı süre” anlamındadır: çıkışta “çıkınca”, dönüşte, dönüşümde, gelişimde, gelişinde şeklinde.
29. -İKEN / -KEN, -(y) KEN ( Eski Türkçedeki er- fiilinden gelen i-ek fiilinin zarf biçimidir. Meşhur uyumundan kaçınan bu ek, aslolan fiilin gösterdiği işle bununla beraber gerçekleşen zarf-fiiller yapar: açıklarken durakla-, anlatırken hatırla-, beklerken uyukla-, vb.
30. -M, (I)M / -(U)M: Oldukça kez geçişli, geçişsiz tek heceli, kimi zaman de oldukca heceli sözlerden ad türeten işlek bir ektir. Başlıca işlevleri şunlardır: a) Fiilin gösterdiği işi ada çevirir: alım, bakım, çözüm, yatırım, yıkım şeklinde.
b) Oluş ve kılışın sonucu sonucunu gösteren soyut adlar türetir: akım, atılım; şekil, değişiklik, kalıtım, seçim, tutum vb.
c) Bir kezlik yada kısa sürelik oluş ve kılışı gösteren adların yinelenmesi kanalıyla, o kılışı niteleyen ödat ve zarflar türetir : adım adım say-, sürüm sürüm süründür-, bir içim vb.
ç) Kısa bir sürede yada bir kezde meydana getirilen işleri adlandırır: bölüm, dilim, doğum, sayım, tutam şeklinde.
d) Tek tük geniş süreli adlar da türetmiştir: birikim, geç,m, sürüm, tutum şeklinde.
e) Ek, fiildeki oluş ve kılışın adı olarak kapsam genişliği taşıdığından, yeni söz ve terim yapımında büyük kolaylık elde etmiştir:
akım, zelzele, devinim, eğilim, eğitim, güdüm, katılım, oturum, seçim şeklinde.
31. -MA: Fiilin gösterdiği oluş ve kılış durumları yalın birer iş olarak belirten adlar türetir. Fiilin pozitif yönde negatif her türlüsüne gelebilir: a) Ad olarak; anma, anılma, anılmama, bakma, bakılma, bakışma, bakınma, bakışmama, şaşırma, yakıştırma şeklinde.
b) -Ma ekindeki oluş, kılış bildirme hususi durumunun zaman içinde aşınmasından kalıcı adlar ortaya çıkmıştır: asma, bağlama, dolama, doğrama, düzme, koşma, uçurtma şeklinde.
c) Ödat olarak; -ma adları bir oluş ve kılışı bir varlığa, bir nesneye “yapılmış olma ” niteliği ile bağlayan sıfatlar da yapar:
asma köprü, basma kitap, katma kıymet, takma ad şeklinde.
ç) -ma ekiyle kurulmuş sıfatlardan sonrasında gelen adların atılmasıyla da bu sıfatlar kalıcı adlara dönüşebilir: bazlama, buğulama, çevirme, dolma, dondurma, haşlama, kavurma şeklinde.
Bu ek taşımış olduğu işlev özelliği dolayısıyla yabancı sözlerin Türkçeleştirilmesinde ve terim yapımında da işe yaramıştır: aktarma “alıntılama”, düzme “düzmece”, titreme “ihtizaz”, benzeşme “asimilasyon”, birleşme, bölme şeklinde.
32. -MACA ( <-MA+CA): Bu birleşik ek çoğu zaman eylem kök ve gövdelerinden bir işin yapılmış şartını ve tarzını belirten adlar türetir: atmaca, bilmece, bulmaca, yutturmaca şeklinde.
Ekin tek tük atmaca, boğmaca, çekmece şeklinde tümüyle adlaşmış örnekleri de vardır.
-Maca eki, adlar önünde ödat ve zarf olarak da kullanılır: Feyk Mustafa, kandırmaca pazarlık, kesmece karpuz, saymaca sayfa şeklinde.
33. -MAÇ / -BAÇ( < MACA): Ortaya koyduğu örneklere bakılınca -maca ekinden bozulmuş bir ek olduğu izlenimi veriyor:
atlanbaç > atlambaç, dolanbaç > dolambaç, saklambaç, saymaç, yırtmaç şeklinde.
34 .MAÇ < -MA aş: Aradaki biçim ortaklığına karşın bu ek yukarıdaki -maç ekinden değişik bir yapıdadır. Bir ödat tamlamasının kaynaşmasından oluşmuştur: bulama aş > cıvık, sütlü al > sütlaç şeklinde
35. MADAN (< -MADIN): Eski bir -madın eki devamıdır. Şahsa ve zamana bağlı olmayan zarf-fiiller türetir: bakmadan, bilmeden, okumadan, söylemeden, yılmadan vb.
36. -MAK: Fiildeki soyut oluş ve kılışları adlandıran, onları ad biçimine sokan ektir. Fiillerin her türlüsüne gelmiş olarak geçici kılış adları türetir: açmak, açılmak, bilmek, iletmek, yatmak, yetişmek vb.
Bu ek kalıplaşma kanalıyla bazı yiyecek, içecek, vasıta ve gereç adları da yapmıştır: başmak “ayakkabı”, çakmak, ekmek, ırmak, ilmek. tokmak şeklinde.
37. -MAKSIZIN ( < -MAK+SIZ+ IN): Gösterilen üç ayrı ekin kaynaşmasından oluşan bu ek, kalite ze biçim bildiren zarflar türetir:
açmaksızın (göndermiş), durmaksızın (yol almış), düşünmeksizin (yapmış) şeklinde.
38. -MAKTANSA ( < MAK+TAN+İSE): bu birleşik ek, fiildeki hareketin gerçekleşmesini zarf-fiildeki hareketin tercihine bağlayan ve “-acak yerde” anlamına gelen zarf-fiiller türetir: beklemektense, kızmaktansa, oturmaktansa, saklanmaktansa şeklinde.
39. -MALI (MA+LI): Bu ek, “fiilin gösterdiği işi üstünde kalite olarak taşıyan” anlamıyla sıfatlar türetir: işlemeli bluz, kurutmalı makine, oymalı çerçeve şeklinde.
40. -MAN: işlek olmayan bu ek, geçişli, geçişsiz eylem kök ve gövdelerinden “abartma” ve “süreklilik” anlamı taşıyan birkaç ad ve ödat türetmiştir: azman “insan irisi, oldukca gelişmiş”, ( < adam azmanı, kurt azmanı vb), değirmen, dalaşman “oldukca dolaşan, fena huylu”, devasa, şişman, duman, yaman şeklinde.
Bu ekle “bir işi icra eden” anlamında yeni bazı türetmeler de yapılmıştır: çevirmen, danışman, düzeltmen “düzeltici”, eğitmen, öğretmen, sayman şeklinde.
41. -MAZ: -r, -ar, -ır / -ur sıfat-fiil ekinin negatif türüdür. Eklendiği fiilden “olumsuzluk” ve “süreklilik” anlamlı geçici sıfatlar türetir: aklı almaz iş, bulunmaz fırsat, çekilmez dert, çıkmaz sokak, inanılmaz durum, kaçınılmaz son, taşınmaz mal, tükenmez kalem vb.
Ek, pozitif yönde ve negatif şekillerin yan yana gelmesiyle “çabukluk” gösteren zarf-fiiller de türetir: açar açmaz, alır almaz, çıkar çıkmaz, görünce, uyur uyumaz şeklinde.
Yer yer iki -maz’lı anlatımın yinelenmesine dayanan sıfatlar da yapılmıştır: açılmaz kapanmaz kutu, bitmez tükenmez iş, düşmez kalkmaz bir Tanrı, inilmez çıkılmaz yokuş vb.
42. -MAZLIK ( < – MAZ+LIK): Bu birleşik ek olumsuzluk bildiren soyut adlar türetmiştir: anlamazlık, aldırmazlık, bilinmezlik, dokunmazlık, saldırmazlık, uyuşmazlık, yetmezlik vb.
43. -MIK / MUK: İşlek olmayan bir ektir. Tek ya da oldukca heceli geçişli fiillerden, daha oldukca “artıklık”, “küçüklük” ve “parça” anlamlı adlar türetmiştir: boğumuk “gerdanlık”, cırmık “tırnak izi”, çitmik “çiltim, minik parça”, ilmik, kısmık “cimri”, kıymık, tırmık vb.
44. -MIŞ / -MUŞ: Geçişte bitmiş ve tamamlanmış işleri gösteren sıfat-fiiller türetir: açılmış zarf, bitmiş iş, çalınmış kitap, görülmemiş vaka şeklinde.
Ekteki süre teriminin aşınması ile bazı kalıcı adlar oluşmuştur: dolmuş, ermiş, Durmuş, geçmiş, okumuş, Satılmış, yemiş vb.
45. -N, -(I)N / -(U)N: Fiilin gösterdiği işin sonucu yada ürünü anlamında adlar, seyrek olarak da sıfatlar türete bir ektir:
akın, ekin, düğün, seviye, gelin, itimat, sökün, talan, yığın, tütün vb.
Basın, gösterim, dizin, ışın, sayın, problem, yoğun şeklinde sözler, dilimizdeki Arapça kelimelere karşılık olarak bulunmuş yeni sözlerdir.
Bu ek, tüm, dolun (ay), kati, uzun, yoğun şeklinde bazı sıfatlar da türetmiştir.
46.-TI / -TU / -(I)NTI / -(U)NTU: -en ve -r ile biten geşişsiz eylem gövdelerinden somut yada soyut adlar türeten oldukca işlek bir ektir. İşlevi şu noktalarda özetlenebilir: a) Fiilin gösterdiği işin sonucu olan somut ve soyut adlar türetir:
akıntı, bulantı, çıkıntı, gezinti, girinti, kabartı, kaşıntı, kırıntı, sığıntı, toplantı şeklinde.
b) Aralıklı olarak tekrarlanan işi yada devamlı kılışı gösteren adlar türetir: alıntı, çalkantı, çarpıntı, esinti, gezinti, inilti, sarsıntı şeklinde.
c) Bir işin sonucu olarak ortaya çıkan “parça, kalıntı, bölüm, artık” anlamı veren adlar türetir:
birikinti, bölüntü, dökültü, çöküntü, kırıntı, serpinti, yaşantı şeklinde.
ç) Bu ekle türetilmiş adlar içinde insan sağlığı içinde insanoğlunun alışkanlık ve tabiyatı ile ilgili olanları da vardır. Alışkanlık ve tabiyat gösterenlerde bir aşağılama göze çarpar: bıkıntı “usanç”, boğuntu “güç nefes alma”, ezinti mide ezintisi”, ıkıntı, irkinti, kazıntı, kuruntu, özenti vb.
Bu ekle kurulmuş adlardan alıntı “alıntılama”, ayırtı “müans”, detay “detay”, emare “alamet”, görüntü “görüntü”, saplantı “idefiks”, yaşantı vb. ‘leri dilimize doğu ve batı dillerinden geçmiş yabancı laflara karşılık olmak suretiyle türetilmiş sözlerdir.
47. -R, -AR, -(I)R / -(U)R: Geniş süre sıfat-fiilleri türeten işlek bir ektir.
a) Eklendiği fiilin gösterdiği işi bir özellik olarak daima üstünde taşıyan sıfatlar türetir:
akar su, atar damar, bakar kör, çalar saat, döner ana para, güler yüz, taşıma mal, yazar kasa vb.
b) Dönüşlü ve edilgen çatılarda sıfatlar türetir: kendi kendine açılır kapı, çekilir dert, imrenilir iş, okunması mümkün kitap, yaşanır yer vb.
Bu sıfatlar ikilemeli olarak da kullanılabilir: açılır kapanır köprü, gelir geçer günler, konar göçer insanoğlu, tahsilli kimse, yanar döner renk vb.
c) Zaman içinde bu sıfat-fiilin önündeki adların atılması ve sıfat-fiildeki süre gösterme işlevinin aşınmasıyla kalıcı adlar oluşmuştur: açar “anahtar”, bilgisayar, döner, çıkar, gelir, gider “harcama”, keser, okur, yatır, yazar şeklinde.
48.1.-(y)ış / -(y)uş; 2.-ş, -(ı)ş / -(u)ş: Bu eklerden birincisi tek ve oldukca heceli eylem kök ve gövdelerinden, meydana getirilen işin tarzını bildiren geçici kılış adları türetir: alış, anlayış, bakış, bekleyiş, direniş, direnmeyiş, gerileyiş, gözleyiş, okuyuş, saklayış, yönlendiriş şeklinde.
Kullanımda biçim ayrılığı da gösteren ikincisi ise, eylem kök ve gövdelerinden “bir işin sonucu” ve “ürünü” olan somut ve soyut kalıcı adlar türetir:
alkış, bağdaş, bağış, biliş, çöküş, dikiş, dönüş, geviş, giriş, kargış, oynaş, cenk, yağış, yanlış vb.
49. -T, -(ı)T / -(U)T: Geçişli, geçişsiz tek ve oldukca heceli fiillerden ad türeten ve örnekleri sınırı olan olan bir ektir. Fiilin gösterdiği işin ürünü olan nesne ve yiyecek adları ile birkaç yer adı bırakmıştır.
art( < ar-“dolaşmak”),ayırt, binit, düşüt” düşük”,geçit,kavut “kavurga”,kurut “kurutulmuş süt,yoğurt”,nasihat,suvat “su yalağı”,ümit şeklinde.
Dilimizi Türkçeleştirme emek harcamaları esnasında türetilen anıt, bölüt, kesit, konut, komut,koşut,ölçüt,özet,sarkıt soyut,taşıt,yakıt şeklinde sözlerle bu eke bir canlılık kazandırılmıştır.
50.-V,-(A)V:Oğuz lehçesine değil, Kıpçak lehçelerine özgü bir ek türüdür. Sadece, dil devriminin başlangıç yıllarında, o lehçelerdeki örneklerine bakılarak birkaç kelime türetilmiştir: vazife, işlev, ödev, söylev, türev şeklinde
51.-(A)Z:Bugün artık işlekliğini yitirmiş olan oldukca eski bir ektir. Varlığını yalnız günümüze kadar gelebilmiş sözlerde görüyoruz. Bu ek çoklukla tek, kimi süre da iki heceli geçişsiz(seyrek olarak geçişli) fiillerden “fiilin gösterdiği işi icra eden yada meydana getirilen işten etkilenen” anlamda ad ve sıfatlar türetmiştir.
a) Ad olarak: ayaz, boğaz,haylaz,söz( < sö-“söylemek”)uz “usta,uzman”,yıldız şeklinde.
b) Ödat olarak örnekleri daha boldur: sıska,düz,koğuz,”çürümüş”,kuduz,semiz,tıkız,titiz,ucuz,uyuz,yağız,yavuz,yanaz”fena huylu” şeklinde.
C.ADDAN FİİL TÜRETEN EKLER
Bu gruba giren ekler, sayıca diğeri gruplardaki türetme eklerinden daha azdır.Büyük bir çoklukla ad köklerinden, oldukca azca sayıda da ad gövdelerinden türetmeler yapar.Başlıca şunlardaır: 1.+A-:Ünsüzler ile sonuçlanan tek heceli ad köklerinden geçişli ve geçişsiz fiiller türetmiştir.Oldukça seyrek olarak iki hecelilere de gelmiştir.
ada-,beze-,benze-( < beniz+e-),buda-,buna-,dile-,esne-,dişe-,gevşe( < geviş+e-)kapa-,kana-,oyna-,tüne-gibi.
+A eki ses yansımalı köklerden de cıbıla-,çağıla->çağla-,tısıla->tısla-,vızıla-gibi türetmeler yapmıştır.
2.+Al-( < + A-L-): Ünsüzle biten sıfatlardan “olma” bildiren sıfatlar türetir:
azal- “azca olmak”, bolal-, bunal-, daral-, dincel-, gencel-, körel-, yönel- şeklinde.
Bu ek, meşhur ile biten köklere, ünlüsünü yitirip yalnız -l olarak eklenmiştir: diril-, incel-, kısal-, kocal-, sivril-, ufal- şeklinde.
3. +AN -( < + A-N-): +A- ekinin -n- dönüşlülük ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Ekte “olma” bildirme ve “meydana getirilen işin yapana dönme” işlevi vardır: beğen-, dadan- ( < tat+a-n-), donan-, güven-, inan-, özen-, usan-, utan şeklinde.
4.+AR- ( < A-R-): “Yapma” gösteren ve birkaç örneği bulunan bir ektir: becer-, ever-, onar-, suvar- “sulamak” şeklinde.
5. +AR- ( < ER-): Renk adlarından ve bazı sıfatlardan daha oldukca “olma” bildiren fiiller türetir. Eski Türkçedeki er- “olmak” destek fiilinin zaman içinde, birleştiği
adla kaynaşıp ekleşmesinden oluşmuştur: ağar-, başar-, bozar-, göğer-, göler- “göl şeklinde olmak”, kızar-, onar-, yaşar-, yeşer- şeklinde
6. +AŞ- ( < + A-Ş-): +A- ekinin işteşlik eki -ş- ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir birleşik ektir. “olma” bildiren bazı geçişsiz fiiller türetmiştir: dolaş-, güreş-, kamaş-, sarmaş-, uğraş-, yanaş- şeklinde.
7. +AT- ( < + A-T-): +A- ekiyle ettirgenlik eki -t-‘nin kaynaşmasından oluşan ve “yapma” bildiren bir ektir. -t- ekindeki ettirgenlik işlevi körelmiştir: donat-, gözet-, ilet-, öğret-, yarat- yönet- şeklinde.
8. +DA-: Tek heceli birkaç ad haricinde, ses yansımalı fiiller türetmiştir: alda-, iste- ( < iz+de-), ünde- “ünlemek”, cıvılda-, fısılda-, gıcırda- ,kıpırda-, tıngırda-, sakırda- şeklinde.
9.+I-/+U-:Ünsüz ile biten bazı köklerden geçişli ve geçişsiz fiiller türetmiş olan oldukca eski ve ölü bir ektir: ağrı-, ( < agır+ı-), bayı- “zenginleşmek”, berki-, doku-, ışı-, kaşı-, kuru-, kaşı-, taşı-, yavaşı-gibi
10.+(I) k-/+(U) k:”Oluş” bildirme özeliği ile Eski Türkçeden Türkiye Türkçesine uzanan, örnekleri oldukca sınırı olan bir ektir: acık-(< aç+ık-),birik-,buruk-, gecik-, gözük-,yelik-,”koşmak” vb.
11.+ klr-/+kUr-: Ses yansımalı köklerden geçişli ve geçişsiz fiiller türetir: fışkır-,haykır-, hıçkır-, püskür-, sümkür-, tükür- şeklinde
12. +1.-:Meşhur ile biten sıfatlardan oldukca azca sayıda “olma” bildiren fiiller türetmiştir: alçal- “alçak’ taki -k’ nin yumuşayıp erimesiyle “, eğril-, doğrul-, durul-, incel-, kısal-, küçül-, ufal- şeklinde.
13. +LA: Eski Türkçe döneminden beri Türk dilinin tüm kollarında oldukca işlek olan bir ektir. Bu ek, Türkiye Türkçesinde ad kök ve gövdeleriyle, ad asil sözlerden oldukca yönlü türetmeler yapar. Başlıca işlevleri şunlardır: a) Eklendiği adın gösterdiği nesneyi yada niteliği başka bir nesneye yönelten geçişli fiiller türetir: ağırla-, arala-, avla-, bağla-, ertele-, gözle-, hazırla-, kutla-, mühürle-, sula- şeklinde.
b) Eklendiği adın karşıladığı nesnenin ortaya çıkmasını elde eden ve “yapma” bildiren fiiller türetir: enikle-, istiflle-, kulunla- “kulun yavrusu doğurmak”, kuzula-, paketle-, yavrula-, yumurtala- vb.
c) Adın gösterdiği nesneyi vasıta olarak kullanan fiiller türetir: aşıla-, avuçla-, ayakla-, bıçakla-, elle-, kaşıkla-, sapla-, tokatla-, ütüle-, yumukla- vb.
ç) Adın gösterdiği nesne ya da niteliği bir şeye katma, kazandırma, ekleme anlamı veren fiiller türetir: aşağıla-, büyüle-, demle-, dışla-, düzle-, ilaçla-, kötüle-, tuzla-, yağla- şeklinde.
d) Vakit adlarından zamanı içine alan fiiller yapar: akşamla-, sabahla-, güzle-, kışla-, yazla- şeklinde.
e) Bazı sıfatlardan ve yön gösteren adlardan “olma” bildiren geçişsiz fiiller türetir. İçlerinde geçişli olanları da vardır:
başla-, dışla-, eğrile-, gerile-, kötüle-, solla-, topalla-, ucuzla-, yavaşla- vb.
f) Ses yansımalı birincil köklerden yansımalı geçişsiz fiiller türetir: çatla-, fırla-, gıdakla-, horla-, hopla-, kekele-, ofla-, üfle-, vb.
g) Fiilden -Ak, -Ik / -Uk ekleriyle kurulmuş adlardan bir şeyin “ara ara ” ya da “devamlı” olarak yapıldığını gösteren fiiller türetir: durakla-, didikle-, dürtükle, itekle-, savsakla-, sayıkla-, uyukla-, sürükle şeklinde.
h) Bu ek, dilimize girmiş yabancı sözlerin Türkçeleştirilmesinde oldukca işe yaramıştır: ayıpla-, billurlaş-, bordala-, hesapla-, bütünle-, çözümle-, denetle-, doğrula-, tanıkla-, uğurla-, yalanla- şeklinde. Bunlar ta’yip et, tebellür et, borda et, hesap et,
ikmal et vb. yabancı sözler için bulunmuş karşılıklardır.
14. +LAN- ( < + LA-N-) / + LAŞ- ( < +LA-Ş): +la- ekinin -n- ve -ş- dönüşlülük eklerinin kaynaşmasından “dönüşme, kendi kendine oluşma” bildiren +lan – ve +laş- birleşik ekleri doğmuştu: ayaklan-, canlan-, çöreklen-, dertlen-, evlen-, kanatlan-, kurtlan-, tüylen-, başkalaş-,v güzelleş-, kırlaş-, sertleş-, taşlaş- şeklinde.
15. +(I)MSA- / + (U)MSA- ( < +(I)M+SA- / + (U)M+SA-): Bir iyelik eki kalıntısı olduğu sanılan -m sesiyle +sa- talep ekinden oluşan bu birleşik ek, “o şekilde sayma, o şekilde görme” anlamında birkaç eylem bırakmıştır: benimse-, çoğumsa-, küçümse-, vb.
16. +(İ)R- / +(U)R-: Bu ekin ortaya koyduğu birkaç örnek, ses yansıtan tek heceli köklerden türemiş “yapma” bildiren fiiller görünümündedir: aksır-, bağır-, böğür-, hapşır-, ısır-, köpür-, öğür- vb.
17.+(I)RGA-: Pek azca örnek veren bir ektir. “Şeklinde saymak, o şekilde saymak” anlamındadır:
azırga- “azca saymak”, esirge-, taşırga- “taşla zedelemek”, yadırga şeklinde.
18. +SA-: “talep” bildiren ve işlek olmayan bir ektir. İşlev bakımından:
a) Eklendiği ada karşı bir talep, bir gereksinim bildiren bazı fiiller türetmiştir:
boğasa-, erse-, koçsa-, tekese-, susa- şeklinde.
b) “Şeklinde görmek, şeklinde saymak” anlamında fiiller türetilmiştir: çiğse- “soğumak”, çirkinse-, “çirkin bulmak”,çoksa-, garipse-,”acayip karşılamak”, gerekse-, ıraksa-, umursa- vb.
19.+ sI-: Bir üstte verdiğimiz +sA- ekiyle görevdeş bir ektir.Kim bilir +sA>+sI- biçiminde bir meşhur daralmasıyla oluşmuştur.İşlevi bakımından gene: a) İstek bildiren geçişli fiiller türetir: boğası- “inek için boğa istemek”, buğrası- “dişi deve için adam deve istemek”, ersi-, “adam istemek”, göresi- “görmek istemek”, tekesi- “dişi keçi için teke istemek” şeklinde.
b) Sıfatlardan “şeklinde görme, şeklinde sayma” anlamında fiiller türetir: ayrıksı- “başkalaşmak”, çiğsi-, güçsü-, ıraksı- vb.
Bunlardan bazıları -n- dönüşlülük ekiyle de pekiştirilmiştir: arsın- “utanır şeklinde olmak”, ayıpsın- “ayıp şeklinde görmek”, azsın- “azca bulmak”, çoksun- “oldukca bulmak”, güçsün- “güç olarak kabullenmek”, kolaysın- “kolay saymak”, zorsun- “zor olarak görmek” vb.
Ç.FİİLDEN FİİL TÜRETEN EKLER.
Bunlar eylem kök ve gövdelerinden eylem türetmek için kullanılan eklerdir. Bunlardan bazıları, eklendiği kökle kaynaşarak kökün ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir. Bazıları da daha eski bir ekin uğramış olduğu ses değişmesi ile oluşmuştur. Bu grupteki ekler nitelikleri bakımından ikiye ayrılır:
1. Tıpkı diğeri yapım ekleri şeklinde, eklendiği fiilde kök ve anlam değişmesi icra eden eklerdir: serp- / serpele-, kalk- / kalkı- şeklinde.
2. Eklendikleri fiillerin anlamlarında köklü birer değişim yapmayan, yalnızca fiilin özne ve nesneyle bağlantısında durum değişikliği icra eden ekler, kısaca etkeleridir: bak- / bakın-, bakıl-, bakış- şeklinde.
Türkiye Türkçesinde fiilden eylem üreten başlıca ekler şunlardır:
1.-A-: Pekiştirme görevi ile kullanılan ve pek seyrek örnekler veren bir ektir: aş- / aşa- “alt etmek, yenmek”, ır- / ıra- “uzaklaştırmak”, tar- / tara- “dağıtmak”, tık- / tıka- şeklinde.
Bu ek -AmAk ve -Agan şeklinde bazı ekler içinde de varlığını sürdürmüştür: basamak ( < bas-a-mak), kaçamak, tutamak; akağan “acele akan”, gezeğen, güleğen vb.
2.-ALA-: Fiilin gösterdiği işi kısa aralıklarla yineleme görevinde bir ektir. Örnekleri oldukça yaygındır: eşeele-, gevele-, ötele-, kakala-, serpele-, sirkele-, tepele- vb.
3. -AR-: Geçişsiz bazı fiillerden geçişli fiiller türeten bir ettirgenlik ekidir: çıkar-, gider-, kopar-, onar- şeklinde.
4. – DIR- / DUR- ( < -T- UR): iki ayrı ettirgenlik ekinin kaynaşmasından oluşmuştur. Meşhur ve ünsüz uyumlrına giren işlek bir ektir. Geçişli geçişsiz eylem kök ve gövdelerinden “oldurma” ve “yaptırma” bildiren geçişli fiiller türetir: açtır-, bildir-, böldür-, doldur-, ezdir-, gezdir-, kazdır-, kondur-, yazdır-, yüzdür şeklinde.
Ek, bazı kuruluşlarda ettirgenlik işlevini yitirerek kökle kaynaşmıştır: aldır- “ilgi göstermek, ehemmiyet vermek”, aldırma-, andır- “benzemek”, çıldır-, tuttur- şeklinde.
5.-I- / -U-: -A- eki şeklinde pekiştirme görevinde bir ektir. Sadece birkaç örneği vardır: bürü-, kalkı- “sıçramak”, kazı-, sancı-, sürü- şeklinde.
6.-K-, -(I)K- / -(U)K-: Tek heceli eylem köklerinden pekiştirme eylem kökleri türetir. Bazı örneklerde ek kökle kaynaşmış olarak “dönüşlülük” görevi üstlenmiştir.
Örnekler içinde bağlantı, ünlüsü düşmüş olanlar da vardır: acık-, ayık-, görük-, kalk-, kanık-, kırk-, kork-, sark-, tezik- şeklinde.
7. -(I)L- / -(U)L-: kullanım alanı oldukca geniş bir ektir. Çoğu zaman ünsüzle, yer yer de ünlüyle biten eylem kök ve gövdelerinden “olma, yapılmış” bildiren edilgen fiiller
türetir: açıl-, aşıl-, basıl-, çakıl-, dikil-, geril-, gömül-, vurul-, yakıl-, aşırıl-, durdurul-, götürül-, kocal-, küçül-, seyrel-, ufal- şeklinde.
8. -MA-: Eylem kök ve gövdelerinden negatif anlamda yeni fiiller türeten ve her fiile gelebilen oldukca işlek bir ektir: atma-, bilme-, birikme-, buluşma-, dinletme-, kalama-, yıldırma- vb.
9.-N- / -(I) N- / – (U)N: Türkçenin en eski dönemlerinden beri kapsamlı kullanım özelliği taşıyan işlek bir çatı ekidir. Çoğu zaman dönüşlülük bir ünlem yada -l
ünsüzü ile biten fiillerden sonrasında edilgenlik bildirir: alın-, bakın-, boşan-, çekin-, dilen-, dövün-, gezin-, kaçın-, sevin-, yaylan-, inan-, başlan-, delin-, dolan-, işlen-, izlen-, yürün- şeklinde.
10. –(I)R- / -(U)R: -Ar ekiyle eşit görevdedir. Yalnız onun şeklinde körelmiş bir ek değil, işlek bir ektir. Temel görevi ettirgenlik fiilleri türetmektir: Aşır-, batır-, doyur-, düşür-, geçir-, kaçır-, pişir-, uçur-, yatır şeklinde.
Yer yer ekin ettirgenlik işlevini yitirerek eklendiği fiile yeni bir anlam verdiği olur.
Aşır- “çalmak”, ayır-, doğur-, kaçır-“delirmek”, sömür-, şaşır vb.
11.-(I)Ş- / – (U)Ş-: Birbirinden değişik birkaç işlev yüklenmiş olan işlek bir çatı ekidir.
a) ekin aslolan işlevi fiilden işteşlik görevinde yeni fiiller türetmektir.
Buluş-, boğuş-, çekiş-, dövüş-, sözleş-, ağlaş-, bekleş-, doluş-, kaçış-, koşuş vb.
b) ek, “kendiliğinden oluş” bildiren fiiller de türetmiştir.
Alış-, bulaş-, dönüş-, geliş-, kızış-, sıkış-, uyuş-, yakış vb.
c)bu ekle kurulan fiillerden bir kısmında da ek kökle kaynaşarak çatı eki olmaktan çıkıp bir türetme niteliği kazanmıştır: barış-, çıkış-, iliş-, karış-, ulaş-, yapış-, yetiş- şeklinde.


  1. türemiş kelime örnekleri
  2. türemiş kelime örnekleri 20 tane
  3. türemiş kelime örnekleri 6 derslik
  4. türemiş eylem kelime örnekleri
  5. rahat türemiş kelime örnekleri
  6. türemiş kelime cümle örnekleri
  7. rahat ve türemiş kelime örnekleri

  1. Meşhur Türemesi
  2. Kolay Kelimeler
  3. Türemiş Kelime
  4. Kelimede Anlam
  5. Türemiş Sözcük
  6. Birleşik Kelimeler
  7. Sözcük Öbekleri
  8. Görevleri Bakımından Kelimeler
  9. Birleşik sözcüklere 30 örnek
  10. Kelime Grubu
  11. Sözcük
  12. Tür Kaymasıyla Oluşmuş Birleşik Sözcük
  13. Ünsüz Türemesi
  14. Satır Sonuna Sığmayan Kelimelerin Bölünmesi
  15. Birleşik Kelimeler Niçin Bitişik Yazılır

Yorum yapın