Ortalama 45 yıl ilkin, Amerikan Bilim Geliştirme Derneği’nin 139. toplantısında Edward Lorenz bir sual sordu: “Brezilya’daki bir kelebeğin kanatlarını çırpması Teksas’ta bir kasırgaya sebep olabilir mi?” Bu probleminin cevabı muhtemelen şimdiye kadar duyduklarınızdan değişik. Kelebek tesiri olarak adlandırılan bu konsept, popüler kültür tarafınca benimsenmiştir.
Robert Redford’un, Jack Weil rolünü oynadığı 1990 filmi Havana’da meslektaşı Lena Olin’e söylediği “Bir kelebek Çin’deki bir çiçeğin üstünde kanatlarını çırpar ve Karayipler’de bir kasırgaya niçin olur.” repliğinde olduğu şeklinde, bu düşünce oldukca ufak olayların aslına bakarsak ne kadar mühim olabileceğini vurgulamak için kullanılır. Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde meteoroloji profesörü olan Lorenz, bu fikri ortaya atarken bu fikrin bu şekilde kullanılmasını asla istemedi. Aslen anlatmaya çalmış olduğu şey bunun tam tersiydi.
Lorenz bunu sorarak şunu amaçladı: Bazı karmaşık sistemler, ilk koşullarında meydana gelen küçük değişimlerden bile büyük ölçülerde etkileniyorlardı. Bu sistemlerin oldukca değişik sonuçlar ortaya çıkarabileceklerini ve öngörülmeyen davranışlar sergileyebileceklerini gösterebilirdi. Bu sistemlerin hassasiyeti sebebiyle, neticeleri tahmin edilemez.
Tabiat ananın tüm fizyolojik yasalarını bilseydik o süre hiçbir şey belirsiz olmazdı.
Lorenz’in ileri sürdüğü anlayış, Sir Isaac Newton tarafınca 1687’de ortaya çıkarılan ve tabiatın olasılıksal bir mekanik sistem bulunduğunu (şu demek oluyor ki saat mekanizması kadar muntazam çalışan bir evrende bulunduğumuzu) öne devam eden yasaları sorguladı. Lorenz, öngörülemezliğin evrende bir yeri olmadığını iddia eden Pierre-Simon Laplace’e meydan okudu ve “Tabiat ananın tüm fizyolojik yasalarını bilseydik o süre hiçbir şey belirsiz olmazdı. Böylece geleceği ayna şeklinde net şekilde görebilirdik.” dedi.
Lorenz, evrenin bu belirleyici yorumlanmasının insanların fizyolojik tabiat olaylarının ölçümünde yapmış olduğu hataları açıklayamayacağını keşfetti. Tabiat ananın birbirine bağlı neden-sonuç ilişkilerini çözmenin oldukca karmaşık bulunduğunu gözlemledi. Hava koşulları şeklinde karmaşık sistemlerdeki en ihtimaller içinde neticeleri tahmin edip kullandığı paralel meteorolojik simülasyonlarında değişik değişik başlangıç koşulları kullanmaya başladı.
Bu yöntem hala günlük hava durumu tahminlerimizi oluşturmak için kullanılıyor. Eğer yaşamı baştan başlatabilseydik, netice aynı olur muydu? İlginç bir halde, “Hepimiz Bir Troll Olabilir” makalesinde Justin Cheng, Cristian Danescu-Niculescu- Mizil, Jure Leskovec ve Michael Bernstein; bayağı insanların belirli online davranışlar sergileme olasılığının belli şartlara bağlı bulunduğunu açıklıyor. Ve bu şartların saldırgan taraf olma ihtimalini ne güvence ettiğini ne de bu ihtimali ortadan kaldırdığını söylüyor.
Hem de Yiğit Mengüç, Technologue’da gösterilen “Akıllı ve Yumuşak” makalesinde; yumuşak bedenlere haiz robotların geliştirilmesinin olası olabileceği benzersiz koşulları konu alıyor. Lorenz 2008’de öldü. Karmaşık sistemlerin anlayışımıza kalıcı katkısından dolayı Lorenz’in kutlanmayı hak etmiş olduğu açıktır.
Edward Lorenz ve Kelebek Tesirinin Keşfi
“Eskiden dünyayı değiştiren olayların büyük bombalar, manyak politikacılar, büyük depremler ya da büyük nüfus hareketleri şeklinde şeyler olduğu düşünülürdü, fakat şimdi bunun tamamen dışarıdaki insanoğlu tarafınca tutulan oldukca eski moda bir görüş olduğu anlaşıldı. Çağdaş fikir ile temas. Kaos teorisine bakılırsa dünyayı değiştiren şeyler küçücük şeylerdir. Amazon ormanlarında bir kelebek kanatlarını çırpar ve peşinden bir fırtına Avrupa’nın yarısını harap eder.”
Kelebek tesiri terimi uzun süredir tartışılsa da, bunun ayrı bir tesir olarak tanımlanması Edward Lorenz’e (1917–2008) atfedilir. Lorenz, kaos teorisi oluşturmak için iki disiplini başarıyla birleştiren bir meteorolog ve matematikçiydi. 1950’lerde Lorenz, doğrusal modellerin etkisiz bulunduğunu bulmuş olduğu için hava durumunu tahmin etmenin bir yolunu aradı.
İş Hayatında Kelebek Tesiri
Pazar bölgeleri, özünde, ufak değişikliklerden etkilenen kaotik sistemlerdir. Bu, işletmelerin başarıları ve başarısızlıkları rastgele görünebileceğinden geleceği tahmin etmeyi zorlaştırır. Ekonomik gelişme ve gerileme dönemleri ansızın filizlenir. Bu, kelebek tesirinin ekonomik eşdeğeri olan ince uyaranların üstel tesirinin sonucudur.
Geleceğe hazırlanmak ve tüketici davranışlarının kaosundaki mantığı görmek kolay değil. Bir zamanlar kuvvetli olan devler, dönemin arkasında kaldıkça çökerler.
Küçücük girişimler küllerinden doğar ve endüstrileri devralır. Mevcut teknolojideki ufak değişimler, insanların hayatlarını iyi mi yaşadıklarını değiştiriyor. Fads her insanın hayal enerjisini yakalar, sonrasında kaybolur.
Kelebek Tesirinin Zamanı Örnekleri
Nagazaki’nin bombalanması
ABD başlangıçta, cephane fabrikasını hedef alarak Japon şehri Kuroko’yu bombalamayı amaçlamıştı. ABD’nin saldırmayı organize ettiği gün, bulutlu hava koşulları, fabrikanın tepeden uçarken askeri personel tarafınca görülmesini engelledi.
Pilotlar pes etmeden ilkin tayyare şehrin üstünden üç kez geçti. Sığınaklarda toplanan yerliler, nükleer bombayı atmaya hazırlanan ve onları yok etmeye hazırlanan uçağın uğultusunu duydu. Kuroko haricinde asla bombalanmadı. Askeri personel, artan görünürlük sebebiyle hedef olarak Nagazaki’ye karar verdi. Bu anlık kararın neticeleri muazzamdı. O gün bulutlu olmasaydı, tarihin ne kadar değişik olabileceğini kavramaya bile başlayamayız. Kuroko kimi zaman Japonya’nın en talihli şehri olarak anılır.
Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürülmesi
Her iki dünya savaşının da katalizörü olarak kabul edilen vakayla ilgili azca malum bir gerçek, bunun neredeyse gerçekleşmemiş olmasıdır. 28 Haziran 1914’te Gavrilo Princip adlı genç bir Bosnalı Sırp, Arşidük’e suikast düzenlemek için öteki iki milliyetçiyle beraber Saraybosna’ya gitti. İlk suikast girişimi başarısız oldu; Arşidük’ün arkasındaki arabanın altında bir bomba ya da el bombası patladı ve içindekiler yaralandı.
Bundan sonrasında rotanın değiştirilmesi gerekiyordu, sadece Arşidük’ün şoförü mesajı alamadı. Aslen alternatif rotayı seçmiş olsaydı, Princip otomobil ile aynı sokakta olmayacaktı ve o gün Arşidük ve karısını vurma şansı olmayacaktı. İletişim kopukluğu olmasaydı, iki dünya savaşı da asla yaşanmayabilirdi.
Bu Da İlginizi Çekebilir
Déjà Vu Nedir? Déjà Vu Hakkında Tüm Bilinmeyenler
Dilan Şen